Chandler Ceviz
Dünya’da Ceviz Üretimi
Oval, açık renkli, ince kabuklu ve yüksek kaliteli bir cevizdir. Açık renklidir ve ağırlık olarak iç ceviz oranı %49’dur. Kabuğu kolay kırılır ve iç cevizi rahatlıkla ayrılır. Ağaç yan dallardan ürün verir ve döllemesi Cisco, Franquette ve Fernette ile yapılır. Çoğu ceviz çeşidinden farkı ise uykudan (dormansiden) geç uyanmasıdır, bu sebeple geç hasat edilir. Ortalama bir Chandler cinsi ceviz yeşil kabuğu ayrılıp kuruduktan sonra 13 gramdır. İç ceviz ise 6.5 gramdır.
Akdeniz tipi iklimlerde yetişir, zaralı ve hastalıklardan az etkilenir. 40 yılı aşkın verim süresi ve uzun ürün depolama özelliğiyle günümüzde birçok çiftçi ve yatırımcı tarafından üretimi ve satışı yapılmaktadır.
Chandler ceviz nasıl tüketilir?
Özellikle yüksek lezzeti sebebiyle ara öğün veya sade olarak tüketilmesi önerilen Chandler cinsi aynı zamanda salatalarla pişmemiş mezelerle ve tatlıların üstünde tüketilebilir. Bunun yanında çorbalarda ana yemeklerde ve tatlıların içinde de kullanılabilir ancak ısıyla temas ettiğinde yüksek lezzetini kaybetme ihtimali olduğundan bu yemekler için daha düşük kalite ceviz kullanılabilir.
Chandler cinsinin yaşayabildiği ortam
Chandler cinsinin verimili olması için yaşadığı ortamın bitkiye uyumlu olması beklenir. Chandler cinsi ortam sıcaklığına bağlı olarak, örneğin Marmara bölgesinde zaman Nisan ayında uyanır.
Bitki 40°C ile -11°C arasında hayatta kalabilir ancak Nisan ayının başlarında aylarında, yani bitkiler filiz verdiğinde, sıcaklığın sıfır derecenin altına düşmesi bitkinin donmasına sebep olup bitkinin verimini ve şeklini doğrudan etkileyebilir. Kurak ve aşırı yağışlı iklimler Chandler cinsi ceviz üretimi için uygun değildir, ancak doğru sulama programı ile kuraklık sorunu çözülebilir.
Bahçenin konum seçimi yapılırken pH değeri 5.5 ile 7.5 arası değerde olmasına dikkat edilmelidir. Toprak tipi olarak ise yalnızca killi veya yalnızca kumlu olmadığı sürece verimli üretim yapılabilir. Türkiye’de Marmara ve Ege bölgelerinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Balıkesir gibi şehirlerde iklim çoğu zaman elverişli olduğundan üretimi yapılabilmektedir.
Chandler cinsinin hasat zamanı
Chandler cinsi ceviz don olayından etkilenmemesi için çoğu cinsten daha geç dönemde uyanır ve gelişme süresi daha uzun sürer. Ülkemizde çoğu ceviz hasadı Eylül ayında yapılırken Chandler cevizinin hasadı genelde Ekim ayının başına tekabul eder. Erken uyanan ağaçların gelişimi erken tamamlanır ve bu durumda hasat biraz daha erken yapılabilir.
Chandler cinsi için dölleyici
Chandler cinsi diğer ceviz cinsleri gibi erkek ve dişi organı ağaç üzerinde barındırır ancak bunlar farklı zamanlarda olgunlaştıklarından Chandler dişisi kendi kendini tozlayamaz. Bu sebepten Chandler ceviz bahçesine en az %2 oranında Cisco, Franquette veya Fernette cinsi dölleyici cins dikilmesi önerilir. Dölleyici oranının %5’in üstünde olması hem gereksizdir hem de aşırı döllemeden dolayı erken meyve dökülmesine sebep verebilir.
Hastalıkları
Ceviz yanığı, kök kanseri, armillaria kök çürüklüğü, kök boğazı çürüğü ve ceviz antrakozu başlıca ceviz hastalıklarındandır. Bu hastalıklar ağacın büyümesinin yavalamasına, durmasına ve müdehale edilmezse ağacın ölmesine sebep olabilir. Doğru bir gözlem ve mücadele programı ile tamamının tedavisi ve hatta hasta olmadan korunması mümkündür.
Zararlıları
Elma iç kurdu, sarı ağaç kurdu, yaprak biti, iki noktalı kırmızı örümcek chandler cinsi cevize maddi olarak en ciddi zararı veren zararlılardır. Doğru zamanda yapılan zararlı mücadelesi ekonomik zararı oldukça düşürür.
Chandler ismi nereden gelmektedir?
Chandler cinsi ceviz, 1979 yılında University of California tarafından üretilmiş olup aynı enstitüdeki akademisyen Profesör Doktor W. H. Chandler’ın adıyla anılmaktadır. Chandler cinsi cevizin ismi İngilizce kökenlidir. Bu sebepten Türkçe’de ‘Çetnır‘ ve ‘Çendler‘ cinsi olarak duymak mümkündür.
Tozlaşma nedir?
Tozlaşma bitkinin meyve üretimi için ilk adımdır, iyi bir tozlaşma olmadığı takdirde ceviz meyvesi oluşumu mümkün değildir.
Cevizlerde tozlaşma erkek organ olan polenlerin dişi bölgedeki tepeciğe taşınması olayına denir. Dişi ve erkek organ ceviz ağacında farklı bölgelerde bulunur ve aynı zamanda etkin olabilir. Erkek organ, püskül şeklinde filizlenme dönemiyle birlikte ağaçta bulunur, zamanla gelişir ve geliştikçe rüzgar etkisiyle uçuşmaya başlar. Tozlaşma ceviz ağacında hayvanlar (arılar, kuşlar gibi) saysesinde değil rüzgar sayesinde gerçekleşir. Bu sebeple bahçe kurulumunda bahar/yaz rüzgarlarının estiği yöne doğru tozlayıcıların ekilmesinde yarar vardır. Ekilecek tozlayıcı bitki cevizin cinsine göre seçilir; Chandler cinsini tozlayabilecek cinsler Cisco, Franquette ve Fernette’dir. Bunlar bahçeye %5 oranında dikilip tozlaşma sorununun önüne geçilebilir. Olgunlaşmış dişi organla buluşan polen tozlanmış olur ve meyvenin gelişmesi için döllenme geçekleşmek üzeredir. Döllenmenin başarıyla gerçekleştiği bir ağaç verimli şekilde meyve üretebilir.
Dölleme – tozlaşma farkı: Kısaca tozlaşma bir polenin bir ağaçtan diğer ağaca yolculuğu anlamına gelir. Dölleme ise daha karmaşık bir yapı olup dişi ve erkek organların birleşip meyveyi oluşturma sürecine denir.
Dölleme
Chandler cinsi fidanların kendini döllemesi mümkündür ancak bu kısıtlı olabilir ve tüm dişi organlar döllenmediği için istenilen verime ulaşılamayabilir. Bu sorunun çözümü olarak bahçeye %5 oranında yardımcı dölleyici ceviz ağaçları dikilebilir. Üstte belirtildiği gibi Chandler cinsini döllenebileceği döneme denk gelen cinsler Cisco, Franquette ve Fernette’dir. Bu cinslerin polenleri Chandler’ın dişi organı olgunken dökülür ve böylece neredeyse %100’lük bir oranda döllenme gerçekleşebilir.
Döllenme Sorunları ve Erken Meyve Dökülmesi
Tozlaşma ve döllemeye bağlı meyve dökülmelerin iki sebebi olabilir; yetersiz döllenme ve aşırı döllenme.
Yetersiz döllenmeden dolayı erken meyve dökülmesi
Yetersiz döllenmeye bağlı meyve dökülmesi özellikçe Chandler cinsi cevizde meydana gelmektedir. Yetersiz döllenmenin sebepleri alttakiler olabilir;
- Polenleri bulunduran püsküllerin zarar görmüş olması
- Don dolayısıyla dişi veya erkek organlara zarar gelmiş olması
- Ortam sıcaklığının aşırı yüksek veya düşük olması
- Nem oranının aşırı düşük olması
Bu durumlarda tozlaşma ve onu takip eden dölleme işlemi istenilen şekilde gerçekleşemez ve yetersiz dölleme sebebiyle meyve dökülmesi görülebilir. Bu tip meyve dökülmeleri yalnızca o sezonu etkiler ve ağaçlarda bir sorun yoksa sonraki sezonda olması gereken verimi yakalayabilir. Bu durumda verim %20 civarına veya daha da alt seviyelere düşebilir.
Dökülmenin yetersiz döllemeden olduğu nasıl anlaşılır?
Dökülmenin sebebini bulmak için dökülen olgunlaşmamış meyvelerin boyutuna bakılabilir. Altta yetersiz dölleme sebebiyle dökülmüş olan 7-8 mm genişliğinde meyveler görülebilir. Dökülen meyvelerin hemen hemen hiçbirinde çiçek sapı görülmez.
Aşırı döllenmeden dolayı erken meyve dökülmesi
Aşırı döllenme Chandler dışı ceviz cinslerine nadiren etki eder. Daha fazlasıyla ‘Serr’ cinsi cevizde bu sorunla karşılaşılır. Bunun sebebi aşırı seviyede polenin dişi organa ulaşmasıdır, buna bağlı meyve gelişemeden dökülür ve o sezonki verim düşer.
Dökülmenin aşırı döllemeden olduğu nasıl anlaşılır?
Dökülmenin sebebi aynı eksik döllenmede olduğu gibi yerdeki meyvenin boyutundan anlaşılır. Alttaki görselde aşırı döllemeden dolayı dökülmüş olgunlaşmamış meyve görülebilir. Yüzey şekilleri birbirinden farklı olabilen 3-4 mm büyüklüğünde meyveler dalda olgunlaşamayıp dökülür. Rengkleri zamanla değişip 10. günde iyice kararmaya başlar.
Chandler cinsinden sık görülmemesine rağmen ciddi erken dökülme sorunuyla karşılaşıldığında boyutlarını ölçüp sorunun tesbiti yapılarak en hızlı çözüm aranabilir.
Enginar
Akdeniz ve Güney Avrupa’da yetişir
Enginarın Faydaları
Akıllarda yanında yer etmiş olsa da, enginarın sebzeden ziyade aslında bir bitki türü olduğu ve sağlık açısından çok yönlü yarar sağladığı bilinmelidir.. Lif, mineral ve vitamin deposu olan enginar, A, C, D, ve K vitaminleri yönünden de oldukça zengindir. Bunlarla birlikte besleyici özelliğiyle ön plana çıkan enginar, en çok yemeklerde kullanılmakla beraber doktorlar tarafından sürekli olarak tavsiye edilen tüketim ürünlerinin başında gelmektedir. Yemeğiyle beraber hapı, suyu, sirkesi ve çayı da yapılabilmektedir.
- Enginar, hamilelik döneminde en çok ihtiyaç duyulan besin değerlerinden folik asite ev sahipliği yapması sebebiyle özellikle hamile kadınların bol bol tüketmesi gereken bir besindir. Bebeklerde defektlerin çıkışını önleyerek kusurlu doğum riskini en aza indirdiği bilinmektedir.
- Enginarın içinde bolca bulunan ve beyin için hayati kaynaklardan biri olan fosfor, beyin sağlığının düzenlenmesi konusunda enginarı oldukça önemli hale getiren unsurlardan biridir.
- Enginar magnezyum, manganez ve fosfor açısından zengin içeriğiyle kemik sağlığının korunmasında oldukça önem teşkil etmektedir.
- İçindeki antioksidan maddeler sayesinde enginar, karaciğerin düzenlenmesinde ve sağlığının kazanılmasında büyük rol oynamaktadır.
- Omega 3 ve yağ asitleri sayesinde enginar kalp krizi riskini azaltan önemli besinlerden bir tanesidir.
- Yapılan bilimsel araştırmalar, enginarın Hepatit B ve C hastalıklarının tedavisinde de oldukça etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Enginar Üretimi
Sağlık açısından faydaları say say bitmeyen enginarı en doğru nasıl üreteceğimiz konusunda geldik şimdi de. Ülkemizde genellikle vejetatif yollarla üretilen enginarın çeşitli Avrupa ülkelerinde tohumla üretilen çeşitlerinin geliştirildiğini belirterek başlayalım. Enginar üretimimizde dikkat etmemiz gereken hususlardan ilki, iklim ihtiyaçlarına göre dikimlerin Ege ile Akdeniz bölgelerinde Ekim – Kasım arasında, Marmara’da ise Mart – Nisan arasında yapılmasına özen göstermek olacaktır. Ilıman havaları yakalayabilmek bu noktada büyük önem taşıyor. Birazdan detayıyla da belirteceğimiz gibi, enginar ılık havalardan hoşlanan bir bitki ve bulunduğunuz bölgenin iklim koşullarına göre bu şartı sağlamanız gerekiyor.
Enginar bitkilerinin en verimli şekilde yetişebilmesi ve enginar başının istenilen düzeyde ortaya çıkması için 9 aylık yetişme süresinin ardından 3 ay dinlenmeye bırakılmaları gerekmektedir.
Enginarın bir kış bitkisi olduğunu ve ılık havaları sevdiğini unutmamalıyız. Aşırı soğuk ve sıcaktan kötü etkilenir. 0 derecenin altındaki ve 20 derecenin üzerindeki havalar enginarın gelişimine engel olmakta, bitkinin telef olmasına sebebiyet verebilmektedir. Özellikle sıcak havada ürünün oldukça verimsiz şekilde yetiştiğinin altını çizmek gerekir. Kuraklık durumlarında ise enginar başı sertleşerek ürün kalitesinin düşmesine neden olur.
Enginar derin ve zengin topraklarda verimli yetişebilmektedir. Yapılan üretimin en sağlıklı şekilde sonuç verebilmesi için toprak kalitesine azami düzeyde dikkat edilmelidir. Bununla beraber toprak kumunun hafif olmasına dikkat edilmelidir. Hafif kumlu toprak bozuk üretimin yanında başların küçük kalmasına sebebiyet vererek faydasız bir sonuç sağlamaktadır. Ayrıca enginarın en sağlıklı şekilde yetiştirilmesi için, toprağın pH değerinin 6-6.5 olması gerekmektedir.
Enginar üretimi için dekar alana her yıl 1 ile 2 ton arasında yanmış hayvan gübresi verilmesi gerekmektedir. Azotlu gübre verileceği zaman, bu işlemin gübrenin üç parçaya bölünerek 15 – 20 gün aralıklarla gerçekleştirilmesi en sağlıklı sonucu doğuracaktır. Gübrelemeden sonra da toprak çapalanmaya devam etmelidir.
Dip sürgünleri de enginar üretiminde önem teşkil eden püf noktalardan biridir. Uyandırma suyunun verilmesini takiben 50 ile 60 arasında dip sürgünü verebilen enginarın bu dip sürgünleri sonbaharda toplanarak başka tarlalara dikilebilmektedir.
Enginar, yetiştirilmesi sürecinde fazla suyu tercih eden bir bitkidir. Az önce bahsettiğimiz şekilde sonbahar dönemine denk gelen yetiştirilme süreci bu su ihtiyacını genel olarak karşılamaktadır ve bu yüzden ekstra sulamada aşırılığa gerek kalmamaktadır.
Dikimlerin 60 ile 70 santimetre arasındaki mesafelerde yapılması gerekmektedir. Dikim sonrasında ivedilikle cansuyu verilmesi bir diğer önemi husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Enginar Üretiminde Farklı Metotlar
Enginarın, üreticinin isteğine, şartlarına ve elindekinin durumuna göre değişen; gönül rahatlığıyla uygulayabileceği birden fazla üretim metotu vardır. Bunlara birlikte göz atalım.
- Tohumla Üretim: Harç dolu küplere 3’e kadar tohum ekilmesiyle yapılabilen üretim metotudur. Tohumdan çıkan fidelerin ekimiyle üretime devam edilebilir.
- Piçlerle Üretim: Ana kütükte bulunan sürmüş fidelerin ayrılıp ekilmesi ile oluşturulur. Her kökten 20’ye kadar piç sürülebilir.
- Memelerle Üretim: Göz içeren kök parçaları ile gerçekleştirilen ve aslında en yaygın olan üretim metotudur. Enginarın toprak altında yer alan gövdesinin üzerinde bulunan memeleriyle gerçekleştirilen bu metotta, gövdesinden ayrılan iri görünüşlü memelerin gövdelerinden ayrılarak yeniden köklendirilmeleri suretiyle de üretim yapılabilmektedir.
Enginar Hasadında Önemli Hususlar
Enginarın başları yeterli iriliğe ulaştığında, hasat zamanının geldiğini anlamamız gerekir. Genellikle bu süre 1-3 ay arasında değişmektedir. Önce ilk filizlerin hasatlanmasıyla başlayan süreç, ikinci ve üçüncü filizler için de onların yeterli iriliğe ulaşmalarını takiben hasatlanmalarıyla devam eder. Başların 20 santim kadar altından, keskin bir bıçakla hasat edilen enginarların mümkünse düzgünce kesilerek muhafaza edilmeleri hasadın verimliliğine katkı sağlayacaktır.
Bununla birlikte, yıllık enginarların mevsimleri süresince otuz kere hasatlanabildikleri bilinmektedir.
Enginar Zararlıları
Tarımcılığın her alanında olduğu gibi, enginar üretiminde de bitki zararlıları tarımcının başını ağrıtan olgulardan bir tanesidir. Bu zararlılarla başa çıkabilmek için sağlanması gereken birinci şart, onları iyice tanımaktır. Gelin birlikte, tarlamıza, bahçemize ve enginarlarımıza zarar verme potansiyelini taşıyan enginar zararlılarından başlıcalarına biraz göz atalım.
- Enginar Kelebeği: Enginar kelebeği, salyangoz ve yaprak bitleriyle beraber en sık karşılaşılan zararlılardan biridir. Yapraklarla beslendiği görülmektedir.
- Enginar Kurdu: Enginar kurdu, larvalarının bitkinin içine yerleşmesiyle gözlemlenmeye başlar. Bulundukları bitki gözünün kurumasına, nihayetinde ise enginarın çürümesine neden olurlar. Uzun hasara neden olabilen enginar kurdundan korunmak için, sulayarak uyandırma işleminden önce genel bir ilaçlama yapılması faydalı olacaktır.
- Enginar Güvesi: Enginar güvesi belki de en yıkıcı zararlıların başında gelmektedir. Yerleştirdiği yumurtalarıyla yeni filizlerin ufak kalmasına sebebiyet veren enginar güvesi, üretimin olduğu bölgede sürekli olarak üremeye devam ederek sürekli sıkıntı yaratabilir. Etkin mücadele için zarar görmüş ekinlerin hızla tespit edilip kaldırılması gerekmektedir.
Enginar Hastalıkları
Zararlılar kadar, virüs ve bakterilerin sebep olduğu hastalıklar da ekinlerimizi sürekli olarak tehdit eder. Enginar hastalıklarından başlıcalarına göz atalım.
- Kök Çürüklüğü: Rutubeti bol, killi topraklarda görülen bir hastalıktır. Buna bağlı olarak fazla su tutan topraklarda ekim gerçekleştirilmeyerek önüne geçilebilir.
- Pas Hastalığı: Yapraklar üzerinde beyaz lekeler oluşturan bu hastalıkla mücadelede en etkin yol kükürt kullanımıdır.
- Enginar Adi Mozaik Virüsü: Enginar piçleri ve bitkiler arasındaki temas yoluyla yayılan bu hastalık en zarar vericilerden biridir. Yaprağın çeşitli bölgelerinde meydana gelen sarı lekeler zamanla büyüyüp yayılarak bitkinin ölümüne sebep olmaktadır.
Sağlıklı enginarlar yetiştirmek istiyorsanız her detayı sağlıklı ve doğru ürünlerden seçmelisiniz. Kullanılması gereken kaliteli gübre ile sizde sağlıklı ve besleyici enginarlar yetiştirebilirsiniz.
Bayrampaşa Enginarı Nedir? Nerelerde Yetiştirilir?
Özelliği bakımından sakıza göre oldukça farklıdır. İri top şeklinde sıkı ve ağırdır. (150-250 gram) Geçci bir çeşittir. Mayıs ve haziran aylarında olgunlaşır. Taze tüketimin yanında konservelik olarak da uygundur. Enginar mor çiçekli çok yıllık bir bitkidir. Marmara bölgesinde yaygın olarak yetiştirilen bir çeşittir. Genellikle İstanbul ve Bursa yöresinde sofralık ve konservelik olarak değerlendirilir. Yaprakları yerli enginar çeşidinde olduğu gibi yırtmaçlı ve parçalıdır. Sebze olarak değerlendirilen başların çiçek tablası kalın ve etli olması nedeniyle konserve sanayine daha uygundur. Geç hasat olgunluğuna gelmesi taze tüketim oranını azaltmaktadır.
Bayrampaşa Enginarı Özellikleri Nelerdir?
Özelliği bakımından Sakız Enginarı’na göre oldukça farklıdır.
İri top şeklinde sıkı ve ağırdır. (150-250 gram.) Geçci bir çeşittir.
Mayıs ve haziran aylarında olgunlaşır.
Taze tüketimin yanında konservelik olarak da uygundur.
Enginar mor çiçekli çok yıllık bir bitkidir. Marmara bölgesinde yaygın olarak yetiştirilen bir çeşittir.
Genellikle İstanbul ve Bursa yöresinde sofralık ve konservelik olarak değerlendirilir. Yaprakları yerli enginar çeşidinde olduğu gibi yırtmaçlı ve parçalıdır.
Sebze olarak değerlendirilen başların çiçek tablası kalın ve etli olması nedeniyle konserve sanayine daha uygundur.
Geç hasat olgunluğuna gelmesi taze tüketim oranını azaltmaktadır.
Bayrampaşa Enginarı Toprak ve İklim Koşulları Nelerdir?
Bayrampaşa Enginarı Bakımı Nasıl Yapılır?
Mayıs ve haziran aylarında olgunlaşan ve taze tüketiminin yanı sıra konservelik olarak da kullanılan Bayrampaşa Enginarı, sebze olarak değerlendirilen başların çiçek tablası kalın ve etli olması nedeniyle konserve sanayine daha uygundur. Geç hasat olgunluğuna gelmesiyle birlikte taze tüketim oranının da azalmasına sebep olan Bayrampaşa Enginarı için uygun toprak ve iklim koşulları sağlandığında verimli bir gelişim süreci gösterir. Enginar bitkisinin ürünlerinden en iyi sonuçları alabilmek için bulutlu ve serin dönemler tercih edilmelidir.
Bezelye
Üretim Asya kıtasında yapılmasına rağmen en fazla verim Avrupa kıtasından alınmaktadır.
Bezelye Bitkisi ve Çeşitleri
Bezelye, serin ve ılıman iklim bitkisidir. Ilıman kuşağın hemen her yöresinde tarımı yapılmaktadır. Bezelyenin vatanı Batı Asya olarak kabul edilmektedir. En geniş ekim alanı ve en fazla üretim Asya kıtasında yapılmasına rağmen en fazla verim Avrupa kıtasından alınmaktadır.
Yemeklik dane baklagiller içinde bezelye dünyada üretim bakımından fasulyeden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde yıl boyunca en fazla tüketilen baklagil olmasına karşın ülkemizde bezelye tüketme alışkanlığı yaygın değildir. Bu nedenle ekim alanı ve üretim yönünden henüz beklenen düzeye ulaşılamamıştır. Ancak son yıllarda konserve ve dondurulmuş gıda sanayinin hızla gelişmesi nedeniyle bezelyenin ekiliş ve üretiminde, önemli artışlar sağlanmıştır.
Bezelyenin Bitkisel Özellikleri
Farklı yapıda köklere sahip bezelyede başlangıçta ana kazık kök oluşur. Daha sonra bu kökten yanlara doğru ikincil kazık kökler gelişir. Bu köklere bağlı olarak oldukça iyi gelişen bol miktarda saçak kökler oluşur.
Bezelye yüzeysel kök sistemine sahiptir. Köklerin % 70-80’i 20 cm’lik toprak derinliğinde ve 50-80 cm yanlara doğru yayılmış şekilde bulunur. Toprak yapısına ve rutubet durumuna bağlı olarak bazı durumlarda kazık köklerin bir kısmı 150 cm derinliğe kadar inebilir. Köklerin büyük bir çoğunluğu toprak yüzeyine yakın olarak gelişir. Bu nedenle kendinden sonra gelecek bitki için çok iyi bir ön bitki olur.
Aynı yere arka arkaya bezelye ekilmemelidir. Kökleri vasıtasıyla salgıladığı maddeler nedeniyle ikinci yılda önemli derecede verim düşüklüğü görülür. Bezelye köklerinde havanın serbest azotunu tutmayı sağlayan nodoziteler gelişir.
Gövde ve Dallar
Bezelyede gövde, boğum ve boğum aralarından meydana gelir. Gövdenin dallanması ve kardeşlenmesi toprak altındaki ilk iki boğumdan olmaktadır.
Gövdenin içi boş ve dayanıksızdır. Enine kesiti yuvarlaktan köşeliye kadar değişir. Gövdenin köşe kısımlarında dayanıklılığı sağlayacak selülozik birikimler oluşur. Boğum araları gövdenin dip kısmında kısadır, uç kısma doğru daha uzun ve ince yapıdadır.
Bitki gövdesi zikzaklı olarak gelişir. Çeşitlere göre boğum (nodyum) sayısı değişir. 10–15 adet boğum sayısı olan çeşitler yanında 60–70 adet boğum meydana getiren çeşitler de vardır. Gövde boyu bazı çeşitlerde 15 cm’ye kadar düşmekte, sırık çeşitlerinde ise 200 cm üzerine çıkabilmektedir. Gövde bodur çeşitlerde dik durur, sırık çeşitlerde yere yatar. Gövde rengi açık sarı yeşil, yeşil ve koyu yeşildir.
Bazı çeşitlerde gövde üzerinde yer yer antosiyan oluşumu meydana gelir. Gövdede dallanma çeşitlerine bağlı olarak değişkendir. Genellikle tarla bezelyelerinde boğum araları kısa, sırık bezelyelerinde uzundur.
Yaprak
Bezelyede üçüncü boğumdan itibaren ilk hakiki yapraklar oluşur. İlk iki boğum toprak altında kalır. Bezelyenin çimlenmesiyle meydana gelen kotiledon yapraklar üç parçalıdır. Ortada bulunan ince ve sivri kısım asıl yaprağı, yanlarda bulunan kısımlar kulakçıkları meydana getirir. Bezelye yaprağı bileşik yaprak yapısında olup yaprak ekseni, kulakçıklar, yaprakçıklar ve sülüklerden oluşur.
Yaprak ekseni (sapı) üzerinde kulakçık sayısı genellikle 2-4 çift olup karşılıklı dizilmiştir. Yaprakçık ve uç kısımda sayıları 2-7 arasında değişen dallanmış sülükler bulunur. Kulakçıkların şekli ve rengi, çeşitlere göre farklılık gösterir. Yapraklar büyükten küçüğe kadar değişen yarım kalp, oval, yumurta ve uzun elips şeklinde olabilir.
Yaprakçıklar oval veya eliptik olabilir. Renkleri koyu yeşilden başlayıp sarı yeşil, gri yeşil, mavi yeşile kadar değişebilir.Yaprakçıkların kenarları düz, dişli veya derin dişli olabilir. Uzunlukları 4–6 cm genişlikleri ise 2–5 cm arasındadır.
Çiçek
Bezelyede çiçeklenme boğum sayısı ile bağlantılıdır. İlk çiçeklenmeler gövdedeki boğum sayısının yarısından sonra başlar. Yaprak koltuklarından başlayan çiçekler çeşitlere göre gövdenin ikinci yarısının üstünde veya sürgün uçlarında meydana gelir. Çiçekler tek tek oluşabileceği gibi salkım şeklinde (2-5 çiçek bir arada) de oluşabilir. Salkımlardaki çiçek sayısı kalıtsal bir özellik olduğu gibi çevre koşullarına da bağlıdır. Çiçeklenme erkenci çeşitlerde 7.boğumdan, geççi çeşitlerde ise 50. boğumdan itibaren başlar.
Bezelyede salkım üzerindeki çiçekler olgunluk sırasına göre açar. Çiçeklerin açılma zamanı sabah 8-9’dan sonra başlar. Akşam güneş batana kadar devam eder. Bir çiçek 2-3 gün süre ile açık kalır. Çiçeklerde döllenmeye hazır olma 9–12 saatleri arasında en yüksek seviyededir.
Bezelyede polen keselerinin patlaması çiçekler açılmadan önce başlar. İlk çiçeklenme ana gövdeden ve birinci dallardan başlar. Çiçek açılmadan önce döllenme olayı gerçekleşmiş olur. Çiçek döllendikten iki gün sonra taç yapraklar dökülür.
Bezelyede yüksek oranlarda kendine döllenme görülür. Yabancı döllenme en çok %3 civarında olabilir. Yabancı döllenme polen yiyen kın kanatlılar vasıtasıyla olur ve daha çok kurak şartlarda görülür.
Meyve
Bezelye meyveleri bakla şeklindedir. Döllenmeden sonra taç yaprakların dökülmesi ile meyve üzerinde sadece çanak yapraklar kalır. Meyve birkaç gün içinde hızla gelişir. Bakla iki parçalı ve simetriktir. Çeşitlere göre değişik uzunlukta ve genişlikte olan bezelye meyveleri düz, kıvrık, küt veya sivri uçlu olabilir.
Meyvelerin boyu 3-15 cm eni ise 0,5-2,5 cm arasında değişir. Çeşitlere bağlı olarak bazı çeşitlerde olgunlaşan baklalarda çatlama görülebilir. Bazı sırık çeşitlerde baklalar etli yapıdadır. Bu çeşitlerde baklanın etli kabuğu bakla daneleri ile beraber yemeklik olarak değerlendirilir.
Bezelyede ekolojik koşullara bağlı olarak bitki üzerindeki çiçeklerin % 30-70’i meyve bağlar. Bezelye bitkisinin yapraklarında olduğu gibi meyvelerin üzeri de mum tabakası ile kaplıdır. Meyve rengi de buna bağlı olarak değişir.
Tohum
Bezelye meyvesinde 1-10 arasında değişen tohum bulunur. Bu tohumlar değişik şekillerde olabilir. Meyve içindeki dizilişlerine göre de tohumlar şekil alabilir. Olgunlaşmamış daneler ile olgunlaşmış daneleri arasında şekil bakımından farklılıklar vardır. Dik gelişen olgunlaşmamış daneler genellikle yuvarlak veya köşelidir. Yatık gelişen bezelyelerde olgunlaşmamış tohumlar buruşuktur. Yuvarlak daneli olanlar konserve sanayinde aranan çeşitlerdir. Dane iriliği ile fiyat arasında ilişki vardır. İri taneliler konserve sanayide tercih edilmez.
Bezelye tohumlarının bin dane ağırlığı 100-500 gram arasında değişir. Bir gramında 2-10 arasında değişen tohum bulunur.
Üretimde kullanılacak olgunlaşmış tohumların temizlik oranı % 95’in, çimlenme kabiliyetinin de % 70’in üzerinde olması istenir.
Tohumlar normal koşullarda çimlenme güçlerini 4-6 yıl muhafaza eder. Çimlenme süresi iklim koşulları ve toprak yapısına bağlı olarak 5-10 gündür.
Bezelye Çeşitleri
Yetiştiriciliği yapılan bezelye çeşitlerini yer ve sırık bezelyeleri olmak üzere iki büyük grup toplamak mümkündür.
Sırık Bezelyeleri
Sülük veya bıyık denilen kısımları ile yanlarına dikilen desteğe sarılıp 1,5-3 m kadar boylanabilen çeşitlerdir. Daha uzun ömürlü ve daha verimlidir. Olgunlaşmamış ve olgunlaşmış daneler genellikle yuvarlaktır.
Yer (bodur) Bezelyeleri
Fazla boylanmaz. Bodur kalır ve daha az yer kaplar. Herhangi bir desteğe gerek yoktur. Erkencidir fakat daha az ürün verir. Olgunlaşmış daneler buruşuk, olgunlaşmamış daneler ise yuvarlak ve köşelidir. Genellikle konserve yapımında kullanılır.
Bezelye Bitkisi İçin Sıcaklılar Nasıl Olmalıdır?
Bezelye serin iklim bitkisidir. Donma noktasına yakın düşük sıcaklıklara dayanabilir. Gelişmesinin ilk devresinde -5°C’ye kadar dayanabilir. Bezelye fideleri dona oldukça dayanıklıdır. Don ana gövdeyi öldürse bile toprak altındaki boğumlardan yan dallar çıkar. Çiçekler ve olgunlaşmamış baklalar dona karşı hassastır. -1°C veya daha yüksek soğuklarda çiçekler ve olgunlaşmamış baklalar dökülür. Yetiştirilme dönemi süresince sıcaklık donma noktasının üzerinde olmalıdır.
Havaların serin ve nemli olduğu koşullarda çok iyi gelişme göstermesine karşılık sıcak ve kuru havalardan hoşlanmaz. Vejatatif devrede ılık bahar ve üreme devresinde yeterli serinlik olursa verim artar.
Bezelye tohumu 2°C’de çimlenebilir ancak çimlenme çok yavaş olur. Gelişme döneminde yüksek sıcaklık ve uzun güneşlenmeden hoşlanmaz. Bu dönemde nem ve serin ortam ister. Gelişme döneminde meydana gelen yüksek sıcaklık ve kuraklık, bitkinin tüm gücünü generatif gelişmeye harcamasına neden olur. Bitki bodur kalır ve meyveler normal büyüklüklülerine ulaşamaz. Hızlı ve zoraki olgunlaşma nedeniyle verim ve kalitede düşme olur. Gelişme döneminde toprak yüzeyine yatan bitkilerde mantari hastalıklar görülür ve bitki bundan zarar görür.
Tarla koşullarında toprak sıcaklığı 9°C ve hava sıcaklığı 10-14°C olduğunda tohumlar 2-3 hafta içinde çimlenerek toprak yüzüne çıkar. Bezelye için ideal çimlenme sıcaklığı 18°C’dir. Çimlenme ile çiçeklenme dönemi arasında günlük ortalama sıcaklığın 15-18°C, çiçeklenme ile olgunluk devresi arasında sıcaklığın 18-21°C olmasını ister.
Bezelye yüksek sıcaklıklara karşı da hassastır. Yüksek sıcaklıkta en hassas devre çiçeklenmeden 5-11 gün sonraki devredir. Danelerin olgunlaşması devresinde sıcaklığın 30°C üzerine çıkması hâlinde tohumlar canlılıklarını kaybeder.
Bezelyede Işık
Işık yoğunluğu da gelişme ve verim üzerine etkilidir. 15.000 lükslük aydınlanmada bitki normal geliştiği hâlde daha düşük yoğunlukta ise çiçek salkımlarındaki çiçek sayısı azalır. Işık yoğunluğu artarsa buna bağlı olarak çiçek sayısı da artar.
Bezelyede Nem
Çimlenme döneminde topraktaki yüksek nem tohumun zarar görmesine sebep olur.
Bezelyede Yağış
Yetişme dönemi boyunca yağışın düzenli ve yavaş olması danenin yüksek kalitede olmasını sağlar.
Bezelyenin Toprak İsteği Nasıldır?
Toprak isteği bakımından çok seçicidir. Büyük daneli kuru bezelye çeşitleri kaliteli toprak istedikleri hâlde küçük taneliler daha az seçicidir.
Serin ve yağışlı dönemde yetiştirildiği için alüviyal ve su tutma kapasitesi yüksek topraklarda çok iyi gelişir. Ağır topraklardan hoşlanmaz. Çimlenme döneminde topraktaki yüksek rutubet tohumun çürümesine neden olur. Toprağın drenajının iyi olması gerekir. Ağır nemli topraklarda gelişemez ve kök çürüklüğü görülür. Gövdenin ve meyvelerin ıslak toprakla temasını önlemek için ikinci çapalamada boğaz doldurması da yapılır.
Erkencilik için kumlu-tınlı topraklar daha uygundur. Erkenciliğin önemli olmadığı hâllerde yüksek verim ve kaliteli ürün alabilmek için iyi drene edilmiş killi-tınlı topraklar tercih edilmelidir.
Düşük pH’lı topraklarda azot ve fosfor alınımının azalması nedeniyle dane verimi de azalmaktadır. Bu nedenle toprak pH’ının 6,5-7 civarında olması istenir.Humus oranı yüksek topraklarda vejatatif aksamı iyi gelişir ancak kaliteli ve dolgun dane elde edilemez. Hafif, az nemli, kumlu topraklarda boy ve baklalar kısa, verim düşük olur.
Bezelye Yetiştirme Teknikleri
Bezelyeler önceden hazırlanan araziye ocak usulü veya sıra (çizgi) usulü olmak üzere iki şekilde ekilerek yetiştirilir.
Toprak Hazırlığı ve Ekim
İlkbahar üretimlerinde topraktaki azot bakterileri ve mikroorganizmaların faaliyetlerini kolaylaştırmak için toprak sonbaharda 20-25 cm derinlikte bir iki defa pullukla sürülerek havalandırılır.
Ekim sonbaharda yapılacak ise tarla anız bozumunu takip eden sürümden sonra ekim öncesinde tekrar sürülmelidir. Toprağın çok iyi işlenmesi gereklidir. Büyük işletmelerde hasat makine ile yapıldığından tarla yüzeyinin çok düzgün olması gerekir. Hem sonbahar hem de ilkbahar ekimlerinde işlenen toprak tırmıkla düzeltilerek ekime hazır hâle getirilir.
Otlu ve geniş alan ekimleri için toprak işlemesi sonbaharda yapılmalıdır. Sonbaharda toprak işlemesi ilkbaharda erken ekim yapma imkânı sağlar.
Kurak bölgelerde ise ilkbaharda fazla nem kaybı olmaması için toprak yüzlek işlenmelidir. Toprak işlemeden sonra seçilen uygun çeşit tohumluklar ekilir.
Toprak hazırlığından sonra seçilen bezelye tohumları azot fiksasiyonunu (birikmesi) teşvik etmek, daha yüksek verim almak ve protein oranını artırmak için ekimden önce bakteri kültürü ile aşılanır. Ekim şekline göre ekimi yapılır. Ekim şekli ve ekim aralıkları çeşit özelliğine, işletme büyüklüğüne ve değerlendirilme şekline göre değişiklik gösterir. Hasadın elle yapıldığı işletmelerde tohum ekimi önceden hazırlanmış masuralara (karık), makineli hasadın uygulandığı işletmelerde ise düze yapılır. Ekimin mutlaka toprak tavında iken yapılması gerekir. Yetiştirme döneminde düzenli yağış alan veya yağmurlama sulama imkânı olan tarlalara düze ekim daha uygundur. Yetiştirilecek bezelye sırık çeşidi ise masuralara ekim yapılmalıdır. Yer çeşitleri düz tarlaya mibzerle ekilmelidir.
Bezelye Ne Zaman Ekilir?
Tohum ekim zamanı bölgenin iklim şartlarına bağlıdır. Kasım ayından mayıs ayına kadar tohum ekimi yapılabilir. Ülkemizde tohum ekimi genellikle şubat ve mart aylarında yapılmaktadır.
Erkenci çeşitlerde ekim şubat başından 15 marta kadar, yarı erkenci çeşitler nisan başına kadar, sıcağa dayanıklı çeşitler 15 nisandan sonra ekim yapılmalıdır.
Ege ve Akdeniz sahil kuşağında kışlık olarak ekim, kasım veya aralık ayında, Orta Anadolu ve geçit bölgelerinde kış sonu ve erken ilkbaharda ekim yapılabilir.
İlkbahar ekimlerinde ekim zamanı geciktirilmemelidir. İlkbaharda ekimin geciktirilmesi verim kayıplarına neden olur. Tohum ekimi ılıman iklim bölgelerinde sonbahar ve ilkbaharda, soğuk bölgelerde ilkbaharda yapılır.
Bezelye Ekimi Nasıl Yapılır?
Genellikle 3-5 cm derinliğinde ekilen bezelye tohumlarının ekim derinliği sonbahar ekimlerinde 7-8 cm, erken ilkbahar ekimlerinde 5-6 cm, ilkbahar ekimlerinde 4-5 cm civarında olabilir. Yazlık ekim bezelye fidelerinin çıkışında erkencilik sağlar. Kuş zararı tehlikesi olan yerlerde ekim derin yapılmalıdır. Bakteri aşılanmış tohumlar ise bakterilerin kurumamasını sağlamak için yüzlek ekilmelidir.
Bezelyede Ekim Hangi Aralıklarla Yapılmalıdır?
Bodur bezelyeler sıra vari ekildiğinde sıra arası 30-40 cm, sıra üzeri 5-10 cm, yatık ve sarılıcı tiplerde sıra arası ve sıra üzeri mesafeler daha geniş tutulmalıdır. Herekleme yapılacak ekimlerde sıra arası 50-80 cm, sıra üzeri ise 15-25 cm olmalıdır. Sırığa alınacak çeşitler masura şeklinde ocak vari ekilir. Bu şekilde ekimde her ocağa 4-5 tohum atılır. Ortalama dekara 10-12 kg arasında tohum ekilir. Ekilecek tohumluk miktarı, çeşide, tanenin iriliğine ve tohumun saflığına bağlı olarak değişir. Dekara ortalama olarak küçük tanelilerde 12 kg, orta irilikteki tanelilerde 19-20 kg, iri tanelilerde 24 kg tohumluk ekilir.
Bezelyede ekim şekli, ocak usulü ve sıra usulü olmak üzere iki çeşittir.
Ocak Usulü Yetiştiricilik
Ülkemizde çok kullanılan bu yöntem özellikle küçük alanlarda yapılan üretimlerde uygulanır. Ekim sonrası ve çimlenme öncesi düşecek yağış, kaymak bağlamaya ve önemli çimlenme kayıplarına neden olacağından ekimin yapılması için yağış riskinin azalması gerekir. Bu gecikme ve sıcakların artması toprak tavının kaçırılmasına sebep olabilir. Bu durumlarda ocak usulü ekim suretiyle yetiştirme avantajlıdır.
Ocak usulü ekim sırık çeşitlerde kullanılan bir yetiştiricilik şeklidir. Masuraların boyun noktalarına 50-80 cm aralıklarla 15-25 cm sıra üzeri mesafelerle ocaklar hazırlanır ve tohumlar bu ocaklara ekilir. Ocak usulü yetiştirmede ocaklara normal olarak 3-5 tohum atılır. Ekimde tohumlar iriliklerine ve toprak karakterlerine göre 3-5 cm kadar derine bırakılır.
Dekara atılacak tohum miktarı, ekim sıklığı ve tohumun büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Ortalama olarak dekara yaklaşık 10-12 kg arasında tohum ekilir. Ortalama olarak m² de 30-40 adet çimlenebilecek tohum bulunmalıdır. Daha sonra üzeri mümkünse harçla karıştırılmış toprakla örtülür ve hafifçe bastırılır. Uygun şartlarda tohumlar 7-10 gün içerisinde çimlenerek toprak yüzüne çıkmaya başlar.
Sıra Usulü ile Yetiştiricilik
Yetiştirme döneminde düzenli yağış alan veya yağmurlama sulama imkânı olan tarlalara düze ekim daha uygundur. Yetiştirilecek bezelye sırık çeşidi ise masuralara ekim yapılmalıdır.
Yer çeşitleri düz tarlaya mibzerle ekilmelidir. Düze ekimlerde sıra arası 30-40 cm, sıra üzeri 5-10 cm olacak şekilde tohum ekimi yapılmalıdır. Sırık çeşitlerde ise sıra arası 50-80 cm, sıra üzeri ise 15-25 cm olmalıdır.
Büyük boyutlu üretimlerde düz tarlaya mibzerle ekim yapılır. Bu üretim şekli konserve endüstrisi, sofralık, tohum ve kuru dane üretimi için olsun uygulanan modern ekim şeklidir. Bu yöntemle yapılacak ekimde tarla gübrelenir, toprak ekim tavında iken işlenerek ekime hazırlanır. Bu şekilde ekime hazırlanmış olan tarla iki üç gün süre ile olduğu gibi bırakılarak tarlanın tav derinliğinin eşitlenmesi sağlanır. Daha sonra istenilen sıra arası ve sıra üzeri mesafeler ile toprağın tav seviyesinin 3-5 cm altına gelecek şekilde mibzerle ekim yapılır.
Bezelye baklagil bitkisi olduğundan kendisinden sonra gelen bitkiye temiz ve bitki besin maddelerince zengin toprak bırakır. Tahıllarla endüstri bitkileriyle ve sebzelerle münavebeye girer.
Bezelye başka bir kültür bitkisi için iyi bir ön bitkisi olmasına rağmen aynı toprakta ertesi sene tekrar bezelye yetiştirilmesi uygun değildir çünkü kökleri vasıtasıyla salgıladığı maddeler, hastalık ve zararlıların etkinliklerinin artması nedeniyle ikinci yılda önemli ölçüde verim düşüklüğü görülür.
Bezelyede Gübreleme Nasıl Yapılır?
Bitkinin azot ihtiyacını karşılamak için ekim öncesi toprağa 2-4kg/da saf azot verilmelidir. Fazla azot verilmemelidir. Fazla azot bitkinin vejatatif gelişimini artırarak bitkinin yatmasına ve generatif gelişme döneminin gecikmesine sebep olur.
Ekim öncesi toprak işleme sırasında saf madde olarak dekara 8–10 kg fosfor ve 20 kg potasyum verilmelidir. Hafif bünyeli topraklarda veya hasadın elle yapıldığı yetiştiricilikte toprağa verilen gübre miktarı artırılmalıdır. Fosforla birlikte potaslı gübreler köklerdeki yumru sayısını artırır. Fosfor ve potas oranı yüksek topraklarda yetiştirilen bezelyelerin pişmesi, potas ve fosfor oranı düşük olanlardan daha iyidir. Ayrıca bezelyede azotlu ve fosforlu gübreler protein oranını artırır.
Gerek olmadıkça bezelye için toprağa çiftlik gübresi verilmemelidir. Ahır gübresi hem yabancı ot gelişimini artırır hem de bitkinin vejatatif olarak fazla büyümesine neden olur.
Bezelyede Sulama
Sonbaharda ekimi yapılan bezelye tarımında bitkinin gelişme dönemi, genellikle yağışlı zamana denk geldiğinden yeterli yağış olması durumunda sulamaya ihtiyaç yoktur.
İlkbahar ekimlerinde iyi bir gelişme sağlayabilmek için hava ve toprak şartlarına bağlı olarak düzenli aralıklarla sulama yapılmalıdır. İlkbahar ekimlerinde su eksikliği, dane verimini ve dane kalitesini olumsuz etkiler.
Bezelyede çiçeklenmeden önceki dönemde ve meyve tutumundan sonraki dönemde olmak üzere en az iki defa sulama yapılır. Çok nadir hâllerde havalar çok kurak giderse üçüncü bir sulama yapılabilir. Sulama, karık usulü veya yağmurlama şeklinde yapılır.
Çiçeklenme başlangıcındaki sulama, bakla sayısını ve bakladaki tane sayısını artırarak verimi yükseltir. İkinci sulama tane dolum devresinde yapılırsa verime olumlu yönde etki eder.
Bezelyede Zirai Mücadele Yöntemleri
Bezelyede en çok görülen hastalıklar nelerdir? Bezelye hastalıkları nasıl tedavi edilebilir? Bezelye mildiyösü nedir, nasıl mücadele edilir?
Bezelyede Yabancı Otlarla Mücadele
Tohumların çimlenip bitkilerin toprak yüzüne çıkarak gelişmeye başladığı ilk hafta içinde büyümeleri çok yavaştır. Yabancı otla mücadele, bitkiler 4-5 yapraklı olduğu dönemde ilk çapalamayla birlikte yapılmalıdır.
Bezelyede Çapalama
Bitkiler 4-5 yapraklı olduğu dönemde ilk çapalamayla birlikte yapılmalıdır. İlk çapalama yüzeysel yapılmalı ve köklere zarar verilmemelidir. Birinci çapadan yaklaşık 20 gün sonra bitkilerin 25–30 cm boylandıkları ve yabancı otların fazlalaştığı dönemde ikinci çapa yapılır.
Bitkide gövdenin ve meyvelerin ıslak toprakla temasını önlemek için ikinci çapalamada boğaz doldurması da yapılır. Genellikle ikinci çapalama zamanı çiçeklenmeden önceki dönemdir. Genelde iki çapa yeterlidir ancak kaymak tabakası ve yabancı otların oluşması hâlinde üçüncü bir çapalama yapılabilir.
Yabancı ot mücadelesinde tohum yatağı hazırlama sırasında ekimden önce yabancı ot ilaçları (herbisitler) ile ilaçlanır veya yabancı otlar 2-4 yapraklı devrede iken herbisitlerle ilaçlanarak öldürülür.
Herekleme
Sırık bezelyelerde ikinci çapa ile birlikte herekleme işlemi de yapılır. Kafes tellerle, zikzaklı gergin iplerle, kargı veya sırıklarla bitkilere herek verilir. Herekler, bitkilerin rüzgârdan ve toprakta bulunan nemden zarar görmemesini sağlar. Bitkiler, hereklere büyüme uçlarındaki sülüklerle çok sağlam tutunur.
Kafes tellerle desteklemede 3-4 m’de bir dikilen kazıklara kafes teller meyilli şekilde duvar gibi çekilir. Bezelye bitkileri bu kafes telleri üzerinde çok iyi gelişir. Düzenli hasat yapılarak kaliteli düzgün meyveler elde edilir. Özellikle bu yöntem küçük aile işletmelerinde, sofralık taze bezelye üretiminde önemli ölçüde fayda sağlar.
Bezelyede Hasat ve Harman
Hasat, harman ve depolama işlemlerini zamanında ve doğru olarak yapmak, kaliteli ürün elde etmek için çok önemlidir.
Bezelyede Hasat
Bezelyede hasat, baklaların ve gövdenin kuruyup kahverengiye döndüğü, baklaların sertleştiği, elle oyulduğunda kırıldığı devrede yapılır. Ancak baklalar çatlamadan önce hasada başlanmalıdır.
Hasat olgunluğuna gelmiş baklalar en geç iki üç gün içinde hasat edilmelidir. Özellikle kuru ve sıcak havalarda daneler çok çabuk olgunlaşır. Hasat zamanında yapılmaz geç kalınırsa daneler unlu bir durum alır ve konservecilik kalitesi düşer. Konservelik bezelyeler genellikle geniş alanlarda yetiştirilir ve hasat bir seferde ve makineli olarak yapılır.
İlkbaharda ekilen bezelyeler 12-16 hafta, sonbaharda ekilen bezelyeler 32 hafta sonra hasat edilmeye başlanır. Küçük işletmelerde hasat olgunluğuna gelmiş bezelyeler 3-4 gün ara ile düzenli olarak bitkilere zarar vermeden elle hasat edilir.
Genellikle küçük işletmelerde sırık bezelyeler, büyük işletmelerde ise yer çeşitleri yetiştirilir. Bezelyede verim çeşidinin yer ve sırık oluşuna, baklada bulunan dane sayısı ve iriliğine, ekolojik şartlara bağlı olarak değişir. Bir dekar alandan baklalı taze bezelye olarak 1500-2000 kg, taze iç bezelye olarak ise 500-800 kg arasında ürün alınır. Hasadın kademeli olarak elle yapılması kalite ve verimi olumlu yönde etkiler.
Dane için yapılacak hasatta gövdenin kırılmasını, baklaların çatlamasını en aza indirmek için bitki nemli iken biçilmelidir. Sabah erken saatlerde veya akşama doğru biçim yapılmalıdır. Hasat edilen bitkiler tarlada veya harman yerinde kurumaya bırakılır. Tarlada hasat olgunluğuna gelmiş bezelye bitkiler biçilerek veya sökülerek konserve fabrikalarına getirilir, özel makineler ile danelenir ve boylara ayrılır. Konserve sanayinde kullanılan bezelye daneleri büyüklüklerine göre en küçükten başlayarak 0-1-2-3 gibi numaralar ile gruplandırılır.
Bezelyede Harman
Kuruyan bezelyelerin harmanı küçük işletmelerde dövülmek suretiyle, büyük işletmelerde ise makineyle yapılır. Harmanlama makine ile yapılacak ise makinenin devir sayısı azaltılarak çarpma sonucu danelerin kırılması engellenmelidir. Harmanlamadan sonra ürün yabancı ot tohumlarından ve olgunlaşmamış bezelye tohumlarından temizlenir. Bezelyede harmandan elde edilen saman çok değerli bir hayvan yemi olarak değerlendirilir.
Bezelyede Depolama
Pazara sevk edilen bezelyeler 5-10°C sıcaklıklarda 2-3 günlük bir süre bekleyebilir. Sürenin uzaması hâlinde zararlanmalar görülür.
0-1°C’de %85-90 nemde bezelyeler baklalı olarak 4-6 hafta muhafaza edilebilir. Kuru danelerin muhafaza süresi daha uzundur. Bezelye tohumlarının zarar görmeden depolanabilmesi için tohumlardaki nem oranının %16’dan fazla olmaması gerekir. 5°C sıcaklıkta, %50-55 nemde kuru dane içerisindeki nem %10-12 civarında olduğunda saklama süresi 1-2 yıl arasında değişir. Ancak sıcaklık ve nem birlikte yükselirse bu süre hızla kısalır. Ürün depolanmadan önce özellikle tohum böceklerine (bruchuslara) karşı fumigasyon yapılmalıdır.
Araka Bezelye Tohumu Yetiştiriciliği
Ülkemizde en çok talep edilen bezelye tohumu çeşididir.
Araka Bezelye
Dolgun baklalara ve koyu yeşil renge sahip olan Araka bezelye taze tüketime uygun orta erkenci bir bezelye çeşididir. Tane adeti 8-10 arasında değişmektedir ve bakla uzunluğu ortalama 12-13 cm civarıdır. Araka bezelye ülkemiz koşullarına iyi adapte olmaktadır. Ülkemizde en çok talep edilen bezelye tohumu çeşididir.
Sonbaharda 15 cm derinliğe kadar sürülen toprak kışı atlattıktan sonra 5-8 derinliğinde hazırlanır ve derinliği tırmıklarla düzeltme yapılarak araka bezelye tohumu ekimi işlemi yapılmaktadır. Bezelyede en uygun ekim yöntemi makine ile yapılandır. Ege ve Akdeniz bölgelerindeki ilkbahar ekimleri Şubat Mart ayları ortalarında yapılabilmektedir. Orta Anadolu da ise Mart Nisan ayları arasında araka bezelye türü ekimi yapılabilmektedir.
Araka bezelye yetiştiriciliğinde kurak iklim koşullarında, çimlenme ile çiçeklenme arasındaki süreçte sulama oldukça önemlidir. Bu nedenle Araka bezelye üretiminde sulamaya ne kadar önem verilirse verimde o oranda artmaktadır. Araka bezelye tohumu ekimi yapıldığı alandaki ışık miktarı da gelişme ve verim gibi konularda oldukça etkilidir. Bu sebeple 15.000 Lüx değerindeki bit aydınlatma normal düzeyde gelişmektedir. Daha düşük ışık yoğunluklarında çiçek salkımlarındaki çiçek sayılarının düşmektedir. Daha yüksek ışık yoğunluklarında ise çiçek sayısının artmaktadır. Ve iki süreç sonunda da kalite düşmektedir.
Potasyum ve fosfora karşı duyarlıdır. Bu sebeple eksikliği durumunda dekara 4-6 kg azot,4-6 kg P2O5, 4-6kg K2O ve yaprak gübreleri uygulanmaktadır. Tohumların ekim sonrasında çimlendikleri ve gelişmeye başladıkları ilk dönem büyüme hızları oldukça düşük olmaktadır. Yabancı otlar gelişme sürecine çok büyük zarar vermektedir. Bu sebeple yabancı otları arındırmak için ilk çapalama işlemi yapılmalıdır. Ancak çapalama işlemi çok yüzeysel bir şekilde yapılmalıdır ve bezelye bitkisinin köklerine zarar verilmemelidir. İlk çapa sonrasında gelişmesi hızlanan bitkiler ortalama olarak 20 gün sonra 25 – 30 cm boyuna ulaşabilirler. Bundan dolayı bu dönemde ikinci bir çapa işlemi ile bitkilerin boğazları doldurulur ve yabancı otlar temizlenmektedir. Araka bezelye tohumu bitkisi için 2 çapa dönemi yeterli olacaktır. Ancak kaymak tabakasının oluşumu veya yabancı otların artmaya başlaması durumunda üçüncü bir çapa da yapılabilmektedir.
Nazende (Fasulye)
Sıcak iklimlerde ise yıl boyunca defalarca ekilebilir.
İKLİM-TOPRAK İSTEKLERİ
Ilık, sıcak iklim bitkisi olmakla beraber hasat süresi kısa olduğu için soğuk iklimlerde de yetiştirilebilir. Böyle yerlerde soğuklar tamamen geçince ekilir, yaz bitmeden bolca ürün alma imkânı olur. Sıcak iklimlerde ise yıl boyunca defalarca ekilebilir.
Fasulye organik maddelerce zengin, çabuk ısınan, killi, kumlu ve geçirgen toprakları sever. Sert, ağır ve kireçli topraklarda iyi yetişmez.
TOHUM
Fasulye tohumu alınırken maksada uygun olmasına dikkat edilmelidir. Barbunya gibi bazı cinslerin hem tazesi hem de kurusu yenebilirken, kuru fasulye cinslerinin çoğu taze haldeyken son derece kılçıklı veya parşömenli olup taze tüketilmeye elverişli değildir.
Halk arasında kırk günlük fasulye olarak bilinen bir cins çok çabuk hasada gelir. İlkbaharda turfanda yetiştirmeye elverişlidir. Oturak fasulyeler de erkencidir.
Güz fasulyeleri ise erken ekilse dahi oldukça geç ürün verirler.
Bu yüzden tohumlar güvenilir yerlerden temin edilmelidir. Fasulye mümkünse bir defada değil, mevsim boyunca fasılalar halinde ekilir. Erken ilkbaharda, yaza doğru ve yaz sonlarında üç kerede ekilirse bahçeden uzun zaman körpe ürün alınabilir.
TOPRAK HAZIRLIĞI VE TOHUM EKİMİ
Fasulye ekilecek alan metrekare başına bir kova iyice yanmış çiftlik gübresi ile güzelce kazılır ve işlenir. Toprak hazırlığı 1-1,5 ay önce yapılmalıdır. Ekimden önce sıralar (karık) hazırlanır. Tohum ekimini sıra üzerine yapmak bakım ve sulama açısından daha kullanışlı olacaktır. Sırık fasulyelerinde her sıra arası 70 cm olmalıdır. Sıra üzerlerine 30-40 cm ara ile açılan ocaklara yarımşar kürek gübre atılır ve çapa ile karıştırılır. Her çukura kaliteli 4-5 tohum atılır. Ekim derinliği de 4-5 cm olmalıdır.
Oturak fasulyelerde sıra araları 50-60 cm bırakılır. Sıra üzerlerine tohumlar 10 cm ara ile tek tek ekilir.
Sırık fasulye daha çok gübre ister. Bunlara yer fasulyelerinden 2 kat fazla gübre verilmelidir.
BAKIM İŞLERİ
Fasulyeler çimlenip, gerçek yaprakları görününce çapa işleri başlar. Her çapalamada fidelerin boğazları doldurulur. İki çapa yeterli olur. Kol vermeye başlayınca sırık fasulyelere 2-3 metre uzunlukta sağlam sırıklar çakılır.
SULAMA
Fasulye çiçeğe duruncaya kadar fazla sulanmaz. Yine de aşırı sıcak ve kurak havalarda fideler susuz bırakılmamalıdır. Çiçeklenen ve meyveye duran fasulyeler artık düzenli sulanır. Kökü kurumadan her 4-5 günde bir doyunca su verilir. Her ürün toplandıktan sonra mutlaka sulanır. İki haftada bir sulama sırasında gübre şerbeti verilirse verimi çok artar.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Hastalıkları önlemek için her yıl aynı yere ekim yapılmaz. Münavebe için bir yıl domates, ertesi yıl lahana, karnabahar gibi kış sebzeleri, üçüncü yıl fasulye ekilebilir. Hastalıklara dayanıklı ve ilaçlı tohum kullanılır. Yaprak bitlerine karşı ev yapımı ilaçlar kullanılabilir. Mantar hastalıklarına karşı gerekirse bakırlı ilaçlar kullanılır.
TOHUM EKİMİ VE YÖNTEMLERİ
Genç bir bitki elde etmek için saksı, küvet, kasa gibi tohum ekim kaplarına ekim yapılabilir. Bunun yanında sera içindeki veya açık alandaki bitki yetiştirme yataklarına da ekilebilir. Tohumla üretimde tohum özelliklerine ve yetiştirme tekniği koşullarına bağlı olarak dağınık ekim, sıraya ekim (sık düzenli, şerit) ve ayrı ayrı ekim gibi yöntemler kullanılabilir.
Tohum ekiminde kullanılacak kaplar, her türlü hastalık ve zararlılara karşı steril hale getirilmelidir. Eğer bu kaplar daha önceden de kullanıldıysa üzerinde diğer ekimin zararlı artıklarını taşıyabilir. Daha önceden kaplarda bulunan hastalıklar yeni ekilecek tohumlara da geçebilir. Bunun için de mutlaka kapların steril edilmesi gerekir.
Kaplar çamaşır suyu ile karıştırılmış suda birkaç saniye tutularak çıkarılır. Daha sonra tekrar saf su ile yıkanarak ekime hazır hale getirilir. Yine kapların herhangi bir bitki koruma ilacı ile ilaçlanarak sterilizasyonu da sağlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken konu sterilizasyon maddesinin kabın tümünü kaplamasıdır.
Kapların Doldurulması
Ekimde kullanılacak kapların drenajları sağlanmalıdır. Bu da alt kısımlarına serilen çakıl, kiremit parçası vb. maddelerle sağlanır. Daha sonra steril edilmiş ve ekime hazır halde olan kaplar seçilen harçlardan biri ile doldurulur. Eğer tohum kasaları doldurulacak ise içlerine harç boşaltılır. Tohum kasası, 3/2 oranında harç ile doldurulur. İçine harç doldurulan tohum kasalarının ekimden önce bir tokmak yardımı ile üzeri düzeltilir. Buradaki amaç tohumların ortama eşit dağılmasını sağlamak ve oluşabilecek su birikimini ortadan kaldırmaktır. Daha sonra harç ile doldurulan tohum kasaları, meydana gelebilecek hastalıklara karşı koruyucu önlem olarak ilaçlı su ile sulanır. Bunun için fungusitlerden yararlanılır.
Eğer tohum ekimi çok gözlü multipotlara ( viollere ) yapılacaksa harcın her göze gelmesine dikkat edilir. Bir kez üstleri bastırılarak tekrar harç ile doldurulur. Gözlerin çok sıkı doldurulmaması gerekir. Ancak sulandığında da çökecek kadar gevşek doldurulmaması gerekir. Bunlar da ilâçlı su ile sulanır.
Ekime hazır hale getirilen tohum ekim yerleri bir süre bekletilerek bu yerlerin suyunu çekmesi sağlanır. Daha sonra hazırlanan bu yerlere tohum ekimi yapılır.
Tohum Ekim Yöntemleri
İç mekân süs bitkilerinin tohumları seralarda hazırlanmış yastıklara, kasalara, saksılara veya polietilen torbalara ekilir. Dış mekân süs bitkilerinin tohumları ise dışarıda soğuk yastıklara veya direkt araziye ekilir. Yine sebze, meyve tohumları da dışarıya ekilir. Tohum ekimi, hazırlanan tohum kapları ya da yastıklara elle veya makine ile yapılır.
Bal Kabağı
Dikkat edilmesi gereken hususlar;
Balkabağı Ekimi
Dikkat edilmesi gereken hususlar; Ekim zamanına dikkat edilmesi gerekmektedir. Kabak bitkisi soğuktan oldukça etkilenmektedir. Isı sıfırın altında 2-3 dereceye düştüğünde ölüm meydana gelmektedir. Toprak yönünden seçici olmamaktadır. Balkabağı tohumu normal bir çimlenme gösterebilmesi için topraktaki ısının en az 11 veya 12 C° olması gerekmektedir.
Tohumlar ilkbaharda don tehlikesi kalktıktan sonra ekilmesi gerekmektedir. Bölgemiz şartlarında en uygun ekim Mart ayı başından Nisan ayı başına kadar olan dönemde yapılmaktadır. Kabaklar gelişme denemelerinde ılıman çevre koşullarını, mahsule yatma döneminde ise sıcağı seven bitkiler arasında yer almaktadır. Sert iklimlerden hoşlanmamaktadır. Soğuklardan çabuk zarar görmektedir. Aynı şekilde aşırı sıcaklıklardan da hoşlanmayan bir bitkidir. Mutlaka tarla sonbaharda pullukla derin olarak sürülmektedir.
Tarlanın durumuna göre Kasım ve Aralık aylarında ikinci bir sürüm faydalı olmaktadır ilkbaharda balkabağı tohumu ekimden önce tarlanın ot durumuna göre tarım aletleri ile sürüm yapılmaktadır. Toprağın havalanması bakımından bir iki gün beklenmeli daha sonra tırmık çekilerek tarla düzenlenmektedir. Ekimden önce ocaklara atmadan önce 1 gün suda veya nemli bir bez içerisinde bekletmemiz kabak tohumu çimlendirme yüzdesini artırmaktadır. Toprak ısısının 10-20 derece arasında olması uygun olmaktadır. Kabak ışıktan hoşlanan bir bitkidir. Gölgeli ve ağaç altlarında kabak yetiştiriciliği yapılmamalıdır. Gölgeli yerlerde bitki narin bir yapı kazanmaktadır. Hem de bitki üzerinde dişi çiçek oluşturma ve meyve bağlama oranı azalmaktadır. Ayrıca verim düşüşler meydana gelmektedir.
Beyaz Balkabağı Tohumu Çeşit Özellikleri
Güçlü bitki yapısına sahip, yatarak gelişen bir bitkidir. Büyük, dilimli sert bir kabuğu vardır. Meyve kabuğu yeşile yakın gri renkte, meyve eti ise turuncu renktedir. Meyve ağırlığı ortalama 10 – 12 kg gelmektedir. İyi bir bakım ile daha yüksek ağırlıklara ulaşılabilir. Sert kabuğu sayesinde muhafazası kolaydır, hasat edildikten sonra uzun süre bekleyebilir. Yetiştirilmesi çok kolay bir bitkidir.
Beyaz Balkabağı Ekimi ve Toprak Hazırlığı
Arıcan 97 beyaz balkabağı çok seçici olmamakla beraber ağır ve kumlu toprakları sevmez. Kumlu topraklarda iyi bir gelişim için ekim öncesi organik gübre verilebilir. Toprak pH\”ı 6-7 arası topraklar kabak yetiştiriciliği için uygundur. Ekim için en iyi tarih Nisan ve Mayıs aylarıdır. Fide olarak ve direkt tohumdan olacak şekilde yetiştirilebilir. Kabak güneş seven bir bitkidir bu nedenle güneş gören yerlere yapılmalıdır. Gölge alanlarda çiçeklenme ve bitki gelişiminde sorunlar oluşabilir. Çok dallanan bal ve kestane kabakları sıra arası 240 – 300 cm ve sıra üzeri 60 – 140 cm olmak üzere ekilmelidir.
Beyaz Balkabağı Tarımında Sulamanın Ve Gübrelemenin Önemi
Kabak yetiştiriciliğinde çapa önemlidir. Çapa boğaz doldurma, toprağın havalandırılması ve yabancı otlarla mücadelede gereklidir. Çiçeklenme başlangıcına kadar sulamadan kaçınılmalıdır. Susuzluk görüldüğünde yapraklarda solmalar görülür. Kabak yetiştiriciliğinde toprakta bulunan organik madde çok önemlidir bu yüzden ekim öncesi toprağa organik gübre verilmelidir. İyi bir gelişim için Azot (N), çiçek ve meyve tutumu için Fosfor (P) ve iri ve lezzetli meyveler için Potasyum (K) içerikli gübreler verilmelidir.
Beyaz Balkabağı Hasadı
Kışlık kabakların hasat edilmesi yapraklar ve dallar kuruyuncaya kadar bekletilebilir. Meyvelerin üzerine kırağı düşmeden hasat ediniz.
Barbunya
Barbunya yetiştiriciliği için en kritik nokta:
Oturak Barbunya Yetiştiriciliği
Ekim yapılması için tohum seçiminde dikkatli davranılması gerekmektedir. Oturak barbunya tohumu kaliteli ve iri olanlarının tercih edilmesi alınan hasatta verim açısında oldukça önemlidir. Ayrıca oturak barbunya yetiştiriciliğin de ekim yapılacak toprak alanının daha dikkatle incelenmesi ve uygun olmayan şartların düzenlenip ekim yapılması gerekmektedir.
Kapalı bir alanda yapılacak ise her mevsimde barbunya tohumu ekim yapılıp yetiştirilebilir. Ancak soğuk olan bölgelerde barbunya yetiştiriciliği yapılacak ise don tehlikesine karşı korunmak için ilkbaharın başladığı aylarda barbunya tohumunun ekiminin yapılması gerekmektedir her ay tohum ekimi yapılamaz.
Böylelikle barbunya fidesinin soğuktan etkilenmemesi sağlanır. Don olayı bulunan bölgelerde bitkinin soğuk alması karşılaşılan bir zarar türüdür. Oturak barbunya tohumu ocaklara atmandan önce 1 gün suda veya nemli bir bez içerisinde bekletmeniz barbunya tohumu çimlendirme yüzdesini artıracak ve ekim yapıldığında çimlenme oranında daha çok artış meydana gelecektir. Tohumu ekilmeden önce toprağın havalandırılması ve yeterli nem oranına sahip olması sağlanarak barbunyanın çimlenmesi için gerekli ortam sağlanır.
Toprak havalandırdıktan sonra 5 cm derinlikte sıralar halinde ekilerek üzerine toprak atılarak ekim yapılmaktadır. Çıkana kadar toprağın nemli olması gerekir. Toprak kuruduğu zaman düzenli sulanması gerekir. Toprağın kuru kalmamasına dikkat edilmelidir. Barbunyalar çimlendiği zaman ihtiyaca ve tahlillere göre gübre takviyesi yapılarak barbunyanın daha sağlıklı çıkması sağlanmalıdır.
Oturak Barbunya Yetiştiriciliğin de ürünün çok olması ve kalitesinin artırılması amaçlanarak ürün yetiştirilmektedir. Barbunya çimlendikten sonra ürün toplanmaya başlayana kadar toprağın nem oranına dikkat ederek sulamasının yapılması sağlanır. Oturak barbunya tohumu ocaklara atmandan önce 1 gün suda veya nemli bir bez içerisinde bekletmeniz barbunya tohumu çimlendirme yüzdesini artıracaktır. Tohumu ekilmeden önce toprağın havalandırılması ve yeterli nem oranına sahip olması sağlanarak barbunyanın çimlenmesi için gereklidir.
Barbunya yetiştiriciliğinde gerekli hasadın yapılması barbunyanın ekildiği tarihe göre değişiklik göstermektedir. Baharın ilk zamanlarında barbunyanın Ağustos gibi hasat edilmeye başlanabilmesi beklenmektedir. Sonbahar zamanına kadar barbunya bitkisinden hasat alınırken. Barbunyanın dikilmesi ile beraber 3 ay sonra gerekli hasadın alınmaya başlanması amaçlanmaktadır. 3 ay süre zarfında gerekli bakımların ardından kaliteli barbunya toplanmaya başlanmaktadır.
Ancak barbunyanın iklim koşullarına göre hasatta değişme olması beklenmektedir. Barbunya hasadında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar ise çıkan barbunyanın zamanında toplanmasıdır. Barbunyanın sık sık toplanması ile ise barbunya bitkisinin daha fazla ürün alımı gerçekleşmektedir.
Barbunya Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?
Barbunya yetiştiriciliği için en kritik nokta, kaliteli tohum seçimi. Doğru tohumu seçerek, hasatta yeterli verim sunacak barbunya bitkileri yetiştirebilirsiniz. Bunun yanında ekim yapacağınız alanın uygun şartlar taşıması, ekinin bakımının doğru yapılması ve mevsim gereklerinin karşılanması da hasadın verimli olabilmesi için oldukça önemli. Bir fasulye türü olan barbunya yetiştirilirken, diğer fasulye türlerinin üretimi ile benzer süreçler işliyor. Tohum ile üretime başlanarak açık veya kapalı alanda barbunya yetiştiriciliği yapılabiliyor.
Barbunya Çeşitleri Nelerdir?
Ülkemizde en sık yetiştirilen barbunya çeşitleri arasında 2 tanesi dikkat çekiyor.
- Oturak barbunya çeşitleri: Casa barbunya olarak da bilinen oturak barbunya, erkenci olması ile tanınıyor. 2 aylık barbunya çeşidi olan oturak barbunyalar, yüksek verim sağladığı için ülkemizde barbunya yetiştiriciliğinde tercih ediliyor. Ayrıca güçlü yapısı, kolay hasat edilebilmesi ve gösterişli rengi, onları en çok yetiştirilen barbunya cinsi haline getiriyor. Ürünün vitamin değerinin yüksek olduğunu da söyleyebiliriz
- Sırık barbunya çeşidi: 15 santimetre kadar uzayabilen yapısı ile tanınan sırık barbunyalar, koyu rengi ile ayırt ediliyor. Sırık barbunyalara özellikle Ege bölgemizde rastlayabilirsiniz.
Barbunya Yetiştiriciliği için İklim ve Toprak Şartları Nasıl Olmalı?
Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklarına göre, tek yıllık bir bitki olan barbunya, ılık iklimleri seviyor. Toprak ısısının 9 santigrat derece olduğu, hava sıcaklığının 10 ile 14 santigrat derece arasında bulunduğu zamanlarda ekim yapılabiliyor. Fazla nemden hoşlanmayan barbunya bitkisi, doğru şartlar sağlandığında kolaylıkla yetiştirilerek üreticisine verim sağlıyor. Sıcaklığın sıfırın altında 2 ile 3 derecelere düşmesi, barbunya bitkilerine büyük zarar veriyor. Optimum sıcaklık değeri ise 15-20 dereceyi gösteriyor. Bu değerin altındaki sıcaklıklarda, barbunyanın gelişiminin yavaşladığını söylememiz mümkün. Ayrıca barbunya, çiçeklenme döneminde 18-20 derece sıcaklığa ihtiyaç duyuyor. Çiçeklenme döneminde serin hava olursa, verimde büyük düşüş meydana geliyor. Tohumun ekilmesinden meyve bağlama dönemine kadar 18-25 derece arasında seyreden sıcaklıklar, meyve tutumunun ve gelişiminin iyi olmasına yardımcı oluyor. Çok düşük veya çok yüksek sıcaklıklar, yine gelişimi olumsuz etkileyerek verimde sorun yaratıyor. Bu bilgiler ışığında, barbunya yetiştiriciliği için ülkemizdeki en uygun bölgenin Ege Bölgesi olduğunu söylemek mümkün. Halihazırda ülkemizde en yaygın barbunya yetiştiriciliği de Ege Bölgesi’nde yapılıyor.
Barbunya, toprakta suyun uygun seviyede bulunmasını isteyen bir bitki. Ayrıca fazla taşlı, çakıllı ve ağır killi topraklarda yetiştirilemiyor. Ek olarak, barbunya tuzlu topraklardan da hoşlanmıyor. Bunun dışında kalan tüm topraklarda barbunya yetiştiriciliği yapılabilirken, geçirgenliği iyi olan, tınlı-kumlu topraklarda daha iyi verim alınıyor. Ayrıca yüksek oranda humus bulunduran topraklarda, barbunyanın verimi daha yüksek oluyor. Barbunya üretimi için en uygun toprak asidite oranı, pH 5.5 ile 6 arasında hesaplanıyor. Toprak seçiciliği oldukça fazla olan barbunyalar, eğer hafif bünyeli topraklarda yetiştirilecekse, düzenli gübreleme çok daha fazla önem kazanıyor.
Barbunya Yetiştiriciliğinde Bakım Nasıl Yapılır?
Barbunya yetiştiriciliği süresince, fide çıkmasından itibaren, belli aralıklarla 3 sefer toprağı çapalamalı ve barbunyanın yumuşak toprakta büyümesini sağlamalısınız. Ayrıca zararlı otlar ekin için tehdit edici olduğundan, çapalamayla zararlı ot büyümesinin de önüne geçebilirsiniz.
Barbunya, suyu seven bir bitki olduğundan, çiçeklenme ve meyve tutma döneminde sulamayı artırabilirsiniz. Özellikle oturak barbunya çeşitlerinde; yağmurlama sulama, en verimli sulama yöntemi olarak gösteriliyor.
Barbunya Yetiştiriciliğinde Gübreleme Nasıl Olmalı?
Barbunya yetiştirilirken öncelikle toprak analizi yaptırarak toprağın besin değerlerini tüm detaylarıyla öğrenmelisiniz. Fazla veya az gübre kullanmaktan mutlaka kaçınmalı, toprak değerlerine uygun miktarda ve doğru gübreyi seçerek tatbik etmelisiniz. Barbunya ortalama 12 ile 14 kilogram arasında amonyum sülfat gübresi ve 12 ile 14 kilogram arasında fosforlu gübre ve potasyum kullanılarak yetiştiriliyor.
Barbunya Yetiştiriciliğinde Hasat Nasıl Yapılır?
Barbunya, ortalama 3 ay içinde yetişerek hasada hazır hale geliyor. Ancak iklim koşullarına, ekim zamanına ve barbunya tohumlarının cinsine göre hasat zamanı değişiklik gösterebiliyor. Barbunyanın hasat zamanını geçirmeden doğru zamanda toplamaya özen göstermelisiniz. Sık sık toplama ile bitkinin daha çok ürün vermesine ve verimin artmasına yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca iri olan barbunyaların toplanmadan tohumluk bırakılması, bir sonraki yıl kaliteli ürün ve daha fazla verim elde etmek için öneriliyor.
Barbunyadan daha iyi verim almak için hasat sırasında köklerin toprağın içinde kalmasına özen göstermelisiniz. Eğer sırık barbunya cinsi bir ekin yetiştiriyorsanız, askıya alma yöntemini kullanarak, bitkilerin daha çok ürün vermesine yardımcı olabilirsiniz. Bunun yanında, hava sıcaklıklarının çok yüksek seyrettiği dönemlerde, buharlaşma ve su kaybının önüne geçmek için barbunya diktiğiniz arazinin çevresine mısır gibi boy bakımından daha yüksek olan bitkiler ekmeyi tercih edebilirsiniz. Barbunya yetiştirirken, tarlada yabancı ot kontrolünü ihmal etmemelisiniz. Hastalık veya zararlı işgali durumunda zirai ilaçlama makineleri aracılığıyla ilaçlama yaparak verimi olumlu yönde etkileyebilirsiniz.
Barbunya Yetiştiriciliğinde Ekim Nasıl Yapılır?
Doğru tohum seçildikten sonra, don tehlikesine karşı henüz ilkbahar başlarında tohumun toprakla buluşturulması gerekiyor. Böylelikle barbunya fidelerinin soğuktan etkilenmeden büyümesine olanak doğuyor. Kapalı alanlarda ise dört mevsim barbunya yetiştiriciliği yapabilirsiniz. Barbunya tohumu ekmeden önce, toprağın yeterince havalandırılmış olması ve tohumların çimlenebilmesi için yeterince nem sunması önemli. Bunun için toprak hazırlığına özen göstermeyi unutmamalısınız. Özellikle oturak barbunya ekilecek araziyi sonbaharda 30 santim kadar derinlikte sürerek kışa bırakmalısınız. Mümkünse, bu sürüm sırasında organik gübre kullanabilirsiniz. Tohumları ve arazi hazır olduğunda, havalandırılmış toprağa ortalama 3 ile 5 santimetre derinlikteki, sıralar halinde barbunya tohumlarını ekebilirsiniz. Ekim sırasında 7 ile 10 santimetre arasında sıra üzeri mesafeyi, 40 ile 60 santimetre arasında sıra arası mesafeyi korumalısınız. Barbunya çıkana dek toprağın nemli olmasına özen göstermelisiniz. Toprağı kurudukça sulamalı ve tohumlar çimlendikten sonra gübre desteği sağlayarak gelişimin daha kaliteli olmasına yardımcı olmalısınız. Barbunya tohumları, ortalama 6 ile 10 gün arasında çimleniyor.
Ayçiçek
Dünya’ da birçok ülkede ekonomik düzeyde tarımı yapılmaktadır.
Ayçiçeği Nasıl Bir Bitkidir?
Ayçiçeği (Helianthus annuus L.), günümüzün en önemli yağ bitkilerinden biridir. Ayçiçeği yağı yemeklik kalitesi yönünden tercih edilen bitkisel yağlar arasında ilk sırayı almaktadır. Dolayısıyla Dünya’ da birçok ülkede ekonomik düzeyde tarımı yapılmaktadır. Yurdumuzda da yıllara göre değişmekle beraber yaklaşık 550-600.000 hektar arasında ayçiçeği ekilmektedir. Türkiye’ deki ayçiçeği ekiliş alanlarının %73’ ü Trakya-Marmara, %13’ ü İç Anadolu, %19’u Karadeniz, %3’ ü Ege ve %1’i Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindedir.
Ayçiçeğinde üretim alanları hemen hemen en yüksek sınıra dayanmıştır. Bu nedenle artan nüfusumuzun bitkisel yağ ihtiyacının karşılanması, öncelikle üreticilerimizin yüksek verimli, hastalıklara dayanıklı tohumluk kullanması; uygun toprak işleme, gübreleme,tarımsal mücadele ve ekim nöbeti yanında bilinçli bir sulama yapmaları ile mümkündür. Diğer kültür bitkilerinde olduğu gibi ayçiçeğinde de tane ve yağ verimini etkileyen en önemli faktörlerden birisi toprakta kök derinliğinde bitkilerin faydalanabileceği faydalı rutubetin bulunup bulunmamasıdır. Ayçiçeği bitkisi kazık kök yapısı ile kurağa toleranslı bir bitki kabul edilse de yazlık bir bitki olması ve bu mevsimde de yeterince yağış düşmemesi sonucu oluşan kuraklık dekardan alınan verimi oldukça düşürmektedir.
Ayçiçeği Yetiştirme Koşulları
Ayçiçeği İçin Sıcaklıklar Nasıl Olmalıdır?
Ayçiçeği bitkisi oluşturduğu kuvvetli ve derinlere gidebilen kök sistemi nedeniyle kurağa nispeten dayanıklı bir bitkidir. Tek yıllık ve yazlık bir bitki olarak subtropik ve ılıman iklim bölgelerinde (temmuz ayı ortalama sıcaklığı 18-19°C’nin altına düşmeyen yerlerde) yetiştirilmektedir. Vejetasyon periyodu (80-130 gün)süresince toplam sıcaklık ihtiyacı 2600-2850 °C’dir. Çimlenme süresinde en düşük olarak 4-5 °C, uygun bir çıkış için ise en azından 8-10 °C ve optimum olarak 12-14 °C sıcaklık gereklidir.
Gelişme döneminde 30 °C’nin üzerindeki sıcaklık dereceleri büyümeyi engellemekte, 40 °C’nin üzerinde ise polenler, genel olarak çimlenememekte ve döllenme ya zayıf olmakta ya da hiç olmamaktadır. İlkbaharın geç donlarına karşı çok hassas değildir. Genç bitkiler donmaya karşıda yanıklıdırlar. Fideler kotiledon devresinde -5°C’de canlı kalabilmektedir. Güneşli, sıcaklığı fazla olan ve yetişme periyodunda aylık sıcaklık ortalaması 25 °C olan yerlerde daha iyi yetişmektedir.
Ayçiçeğinde Güneşlenme
Ayçiçeği yapraklarının heliotropik (ışığa yönelme) özelliği nedeniyle fotosentez için ihtiyaç duyduğu ışığı rahatlıkla alabilir.
Bu ışığa yönelme özelliğinden dolayı ayçiçeğine Trakya ve Marmara Bölgesinde “günebakan” veya “gündöndü” denilmektedir.
Ayçiçeğinin Toprak İsteği Nasıldır?
Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda yüksek verim potansiyeline sahiptir. Kumsal topraklardan ağır yapıdaki killi topraklara kadar her türlü iyi drenaj sağlanmış topraklarda tarımı yapılabilmektedir. Ayçiçeğinin tuzluluğa karşı toleransı azdır. Tuzlu topraklarda yetiştirilen ayçiçeğinin tohumlarının yüzde yağında azalmalar görülmüştür. Ayrıca ayçiçeği yetişecek toprakta %1-2 düzeyinde bulunacak tuz konsantrasyonunun çimlenmeyi önemli oranlarda düşürdüğü belirlenmiştir. Ayçiçeği, asitliği (pH) 6.0 ile 7.2 arasında olan topraklarda en iyi yetişir.
Ayçiçeğinde Ekim Nöbeti
Ayçiçeği topraktan fazla besin maddesi kaldırdığı için yüksek verim açısından ve özellikle toprağın yapısının iyileştirilmesi, hastalık, zararlı ve parazit bitkilerin populasyonlarının kontrol altında tutulması için ayçiçeğinde ekim nöbeti uygulanmalıdır. Ana ürün ekilişlerinde hububat, yem bitkileri, pancar veya baklagiller; ikinci ürün ekilişlerinde ise diğer ikinci ürünlerle (mısır, soya, susam) ekim nöbetine girebilir. Ekim nöbeti bazı hastalık, zararlı ve özellikle orobanşla mücadelede etkin olur.
Ayçiçeğinin gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir;
1. Model: Buğday +Ayçiçeği + Fiğ + Mısır
2. Model: Şeker Pancarı + Ayçiçeği + Buğday +Fiğ
3. Model: Çeltik + Ayçiçeği + Kavun-karpuz +Pamuk
4. Model: Pamuk + Buğday + Ayçiçeği + Baklagil
Ayçiçeğinde Dikim Öncesinde Toprak Hazırlığı
Ana ürün toprak hazırlığı
Toprak hazırlığına sonbaharda ön bitki hasadını takiben başlanır. Tarla pullukla 20-25 cm derinlikte sürülür. Ancak her yıl bu şekilde derin sürüm yerine, değişen derinlikte yapılacak sürüm maliyeti azaltacağı gibi daha da önemlisi pulluk tabanı olarak adlandırılan sert toprak tabakasının oluşmasını önleyecektir.
Toprak yüzeyinin kışa sürülmüş olarak girmesiyle su alınımı artar, donma ve çözülmelerle toprağın fiziksel özellikleri düzelir. İlk sürümü takiben sonbahar yağışları nedeniyle tarlada otlanma olursa, kışa girmeden önce toprak kazayağı ile 10-15 cm derinlikte işlenerek otların derine gömülmesi sağlanır. İlkbaharda derin toprak işlemeden kaçınmalı, toprak tava geldiği zaman, toprak tavının kaçmasını önlemek amacıyla, yüzeysel olarak pullukla sürüm yapılır.
Genel olarak, toprak otlanmamış ve sert değilse kültivatör ile, kaba ise diskaro ile yüzeysel olarak 10-15 cm derinlikte işlenebilir. Toprak, rototiller tipi kombine aletlerle de yüzeysel olarak işlenebilir. Bu şekilde toprağın hem alttan yarılarak işlenmesi, parçalanması ve hem de belli bir seviyede düzlenmesi mümkün olacaktır.
İkinci ürün toprak hazırlığı
Kanola (kolza), arpa ve buğday hasadı sonrası anız yakılmamalıdır. Ekin sapları oldukça dipten kesilmiş, sap-saman ve yabancı otları tırmıkla uzaklaştırılmış olan tarlada sulama için bölmeler (tavalar) yapılarak toprak yeterince sulanır. Hava sıcaklığına bağlı olarak 4-5 gün içinde tava gelen toprak 18-20 cm derinliğinde sürülür, diskaro çekilir.
Eğer ekim kombine mibzerlerle yapılmayacaksa, ekimde verilecek gübreler santrifüj gübre makinasıyla toprağa saçılır, yabancı ot veya toprak zararlıları için ilaçlama gerekiyorsa uygulanır, gübre ve ilaç diskaro ya da tırmık ile ekim derinliğinde toprağa karıştırılır. Daha sonra sürgü çekilerek toprak bastırılır ve ekime hazır hale getirilir. Uygulanan tırmık toprağı belli ölçüler içinde tesfiye etmesi bakımından da faydalıdır.
Ekim Şekli
Ayçiçeği ekiminde hassas havalı (pnomatik) mibzerler kullanılmaktadır. Bu tip havalı ekim makineleri kullanıldığında sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliği kolaylıkla ayarlanabilmekte, sıra üzerindeki bitkileri seyreltme (tekleme) işlemi ortadan kalkmakta, bir dekara kullanılan tohum miktarından da önemli tasarruf sağlanarak (300-350 gr/da) mütecanis bir çıkış elde edilmektedir.
Ayçiçeği Ekimi
Ayçiçeği ekimi çok geniş bir zaman periyodu içinde yapılabilmektedir. Ancak, ana (birinci) ürün ekim zamanını hava sıcaklığı ve toprak tavı belirlemektedir. Buna göre mart ortalarından temmuz ortalarına kadar ana ve ikinci ürün ayçiçeği ekimi yapılabilmektedir. Ekim; Ege, Güney ve Güneydoğu Bölgelerinde mart, nisan; Marmara, Orta Anadolu, Karadeniz Bölgelerinde nisan; Doğu Anadolu Bölgesinde mayıs ayında yapılmaktadır.
İyi bir ekim için tohum yatağı yeterli rutubete sahip, iyi işlenmiş olmalı; fazla kabarık ve gevşek olmamalı; anız artıkları ve yabancı otlar temizlenmiş olmalıdır. Bu durumda en uygun ekim derinliği 3-4 cm’dir. Toprak tavı açısından gerekli olduğunda 7-8 cm derinliğinde bile ekim yapılabilir. Ancak gerekenden derin yapılan ekimlerde topraktan çıkış zamanında olmayacağı gibi dalgalı ve bozuk olur. Ayçiçeği ekiminin serpme, pulluk çizilerine, ocak usulü yapıldığı bilinse de; iyi hazırlanmış bir tarlada ekim makinesi ile yapılacak ekim en uygun olanıdır.
Ayçiçeği Hangi Aralıklarla Ekilmelidir?
Ayçiçeği ekiminde sıra arası mesafe 70 cm ve sıra üzerindeki bitkiler arasındaki mesafe ise toprak verimliliği ve yağış durumuna bağlı olarak 25-35 cm arasında olabilir. Kısa boylu çeşitlerde sıra üzeri bitkiler arasındaki sıklığın mesafesi yaklaşık 25 cm, orta boylularda 30 cm, uzun boylularda 35 cm olmalıdır. Kurak ve az verimli toprak koşullarında sıra üzeri mesafe 35-40 cm, sulanan, yağışlı ve verimli toprak koşullarında 25 cm olabilir. Çeşit ve toprak koşullarına göre yüksek verim alabilmek için bir dekar alanda istenen yaklaşık bitki sayısı 4000-5500 arasında olabilir.
Ekim derinliği toprak nemi ile ilgilidir. Ekim derinliği, iyi hazırlanmış tavlı tohum yatağında ve erken ekimlerde 5-6 cm olabilir. Buna karşın toprak tavının yetersiz olduğu ve özellikle geç ekimlerde tohumun nemli toprak tabakasına düşebilmesi için ekim derinliğinin 6-7.5 cm arasında olması uygundur. 8 cm den fazla derine ekimde ayçiçeğinin toprak yüzeyine çıkışı zorlaşır ve dekarda istenen bitki sıklığı elde edilemez.
Tohumluk
Ayçiçeği tarımında tohumluğun önemi büyüktür. 1980’ li yıllarda daha önce üretilmekte olan açık tozlanan çeşitin (Vniimk-8931) yerini hızla hibrid (melez) ayçiçeği çeşitleri almıştır. Son yıllarda yağ oranı yüksek, yağında oleik ve linoleik asit oranları yüksek çeşitler üreticilerin hizmetine sunulmuştur. Ülkemizin Trakya gibi bazı bölgelerinde ayçiçeği üretiminde büyük sorun olan orobanş (Orobance cumana) parazitinin bugün için görülen a, b, c, d, e, f ırklarına dayanıklı çeşitler ıslah çalışmaları sonucu üretime alınmıştır. Ayrıca genetik çalışmalar sonucu orobanşa ve yabancı otlara karşı mücadelede imidaziolin (IMI) grubu imazofil herbisetlere dayanıklı ayçiçeği çeşitleri geliştirilmiştir.
Üreticiler bölgelerine uyan, yüksek verimli ayçiçeği tohumluklarını gerek kamu ve gerekse özel sektör tohumculuk kuruluşlarından temin edebilirler. Üreticiler bu tohumların seçiminde şu noktalara dikkat etmelidirler.
- Her yıl ayçiçeği üreticileri mutlaka sertifikalı yeni tohumluk ekmelidirler.
- Ekilecek tohumlukların temiz, çimlenme oranı ve çıkış gücü yüksek olmalıdır.
- Orabanş (verem otu) görülen tarlalarda verim düşüklüğüne neden olmamak için, bu parazite dayanıklı ayçiçeği tohumluğu tercih etmeli veya imi grubu ayçiçeği ekerek kimyasal mücadele yapılmalıdır.
- Ekilecek çeşit eğer mildiyöye (köse hastalığı) karşı hassas ve ilaçsız ise mutlaka bu hastalığa karşı ekimden önce tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
Ayçiçeğinde Tohum Bağlama
Ayçiçeği çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşitin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de ayçiçeği üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması tablalardaki döllenme yetersizliğinden ileri gelen boş dane oranını azaltır.
Bal arılarının ayçiçeğinin döllenmesindeki payı %90’nın üzerindedir.
Ayçiçeğinde Gübreleme
Ayçiçeği Tarımında Kuruda ve Suluda Kullanılacak Gübre Dozları
Öncelikle en doğru bir gübreleme için toprakların analiz yaptırılması şarttır. Genel bir bilgi vermek amacıyla ayçiçeği üretiminde yeterli ve dengeli bir gübreleme için kuru koşullarda uygulanabilecek gübre form ve dozlarının çeşitli seçenekleri aşağıdaki çizelgede belirtilmiştir.
Azotlu, fosforlu ve potaslı gübrelerin tamamı ilkbaharda ilk toprak işlemesinden önce tarlaya santrifüjlü gübre dağıtma makinesi ile saçarak verilip arkasından kazayağı ile ekim derinliğine karıştırılabileceği gibi ekimde tarlaya kombine ekim makinesi ile de banda tohumun 5 cm sağına (veya soluna) ve altına gelecek şekilde verilebilir.
Azotlu gübrelerin tamamı ekimle birlikte verilebileceği gibi yarısı ekimle, diğer yarısı da ara çapasından önce sıra aralarına, bitkilerin yaprak ve büyüme noktalarında kalmayacak şekilde uygulanabilir.
Ayrıca bitki yapraklarını gübrenin yakmaması için sulama yaparken veya yağmur çiselerken yapraklar yaş olacağından kesinlikle azotlu gübre uygulanmamalıdır.
Fosforlu Gübreler
Sadece fosfor içermesi yönünden ayçiçeği tarımında en çok kullanılan gübre triple süpe rfosfat (% 43-46)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Yapılan araştırmalarda saf olarak 7-8 kg/da fosforun yani 15-18 kg/da triple fosfatın dekardan en yüksek verimi almada yeterli olduğu görülmüştür.
Toprağa verilen fosforun bitkiler tarafından alınmayan kısmı toprakta birikmektedir. Diğer bir deyişle yağmur suları ile fosforun topraktan yıkanması çok az olmaktadır. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz fosforlu gübre kullanımından ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır.
Potasyumlu Gübreler
Genelde Türkiye toprakları potasyum besin maddesi açısından zengindir. Bu nedenle toprak analizleri sonucu tavsiye edilmedikçe potasyumlu gübre kullanmaya gerek yoktur. Eğer toprakta potasyuma gerek duyulursa potasyum sülfat (%50K2O) gübresinden toprak analizi sonucuna göre ekim öncesi veya ekimle birlikte gübreleme yapılabilir.
Kompoze Gübreler
Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Türkiye’ de en çok kullanılan kompoze gübreler; 20-20-0, 18-46-0, 26-13-0 ve 15-15-15’ tir. Burada kompoze gübre içerisinde birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor ve üçüncü rakam ise potasyum miktarını % olarak ifade etmektedir.
Özellikle ayçiçeği tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 20-20-0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 30-35 kg olmak üzere kullanılabilir. Yalnız kompoze gübrelerin her yıl kullanılması sonucu bazı üretici tarlalarında fosfor birikimi olmaktadır. Bu nedenle toprak analizi sonucunda fosforlu gübreye ihtiyaç yok ise kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerin kullanılması gerek üretici ve gerekse ülkemiz açısından daha ekonomik ve verimli olacaktır.
Yaprak Gübreleri
Yaprak gübreleri, son yıllarda Ülkemizde de tarla tarımında kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla sıvı olarak pazara sunulan yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Bitkinin yetişme döneminde tarla toprağında molibden, çinko gibi bazı mikro besin maddelerinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin ayçiçeği kökleri ile yeterince topraktan alımı mümkün olmayacağından bitkilerde gelişme geriliği, yaprak renklerinde sararma ve morarmalar görülebilir.
Besin maddesi noksanlığından emin olunan ayçiçeği tarlalarına, Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülverizatörle verilmelidir. Tavsiye edilen yaprak gübresinin uygun dozunu, akşamüzeri güneşin yakıcı olmadığı saatlerde uygulanması bitkide yanmaları önler.
Yaprak gübrelerini tek başına, ayçiçeği tarımında ekim öncesi ve makineli çapa öncesi sıra arasına verilen mineral gübrelere alternatif olarak kullanmak dekardan istenen verim artışını kesinlikle sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi ve su alması ile toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla normal koşullar altında bitki doğal olarak topraktan besin maddelerini almaktadır. Ancak toprakta bitki yetişme döneminde bazı bitki besin maddelerinin noksanlığı görülürse, fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak uygun bir yaprak gübresi ile noksan olan besin maddesi verilebilir.
Şeker Mısır
Mısır bitkisinin kökeni ve gen merkezi Amerika kıtasıdır.
Mısır Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?
Mısır yetiştiriciliği, Türkiye tarım arazilerinde buğday ve çeltik ürünlerinden sonra en çok gerçekleştirilen tarımsal üretim aktivitesidir. Ülkemiz toprakları mısır tarımına oldukça uygundur ve pek çok bölgede yetiştirilir. Mısırda doğru sulama, hastalıklarla mücadele ve doğru gübreleme gibi hususlar eksiksiz bir şekilde gerçekleştirildiğinde büyük bir verim elde edilebilir. Mısırın ülkemiz sınırları içerisinde kullanımı oldukça geniştir. İnsan besini olmasının yanı sıra hayvan besiciliğinde ve hatta yağ ve nişasta üretimi gibi endüstriyel alanlarda dahi mısır kullanılmaktadır. Mısırın yalnızca meyvesinden değil, tümünden faydalanmak mümkün olduğundan çiftçilerimiz için oldukça değerlidir.
Mısır Nasıl Yetiştirilir? Mısır Hangi Bölgede Yetişir?
Ülkemizde mısır en çok Akdeniz bölgesinde yetiştiriliyor. Akdeniz’i ise sırasıyla Karadeniz, Marmara ve Ege takip ediyor. Mısır bitkisi çok özel toprak niteliklerine ihtiyaç duymasa da maksimum verim için organik madde açısından zengin, derin, su tutma kapasitesi yüksek olan topraklarda mısır tarımı çok daha başarılı oluyor.
Mısır Yetiştiriciliğine Dair Tüm Detaylar
Mısır yetiştiriciliğinde mutlaka bilinmesi gereken pek çok kritik husus bulunuyor. Mısıra uygun toprak şekli, mısırın ekim ve hasat zamanı, mısırda sıkça görülen zararlılar ve mısırın sulama sıklığı gibi pek çok konu çiftçilerimizin mısırdan elde edeceği verimi doğrudan etkiliyor.
Mısır Hangi İklimde Yetişir? Ne Zaman Ekilir?
Mısır, sıcak iklimi seven bir bitkidir. Mısırın ilk ekim zamanında ihtiyaç duyduğu ortalama toprak sıcaklığı 10 derecedir. Mısır yetiştirmek için ideal olan hava sıcaklığı ise 22 – 34 derecedir. Mısır bitkisinin gelişiminde gündüz ve gece sıcaklıklarının tutarlı olması çok önemlidir. Gündüz ve gece ciddi sıcaklık farkı olan iklimlerde mısırın verimi azalmaktadır.
Mısır Bitkisi Nasıl Sulanmalı?
Mısır bitkisi sıcak iklimi seven bir bitki olmasının yanı sıra, çok fazla suya ihtiyaç duyar. Mısırda sulama, mahsul verimini doğrudan etkileyen kritik bir husustur. Mısır bitkisinin sulama oranı ve sulama sıklığı hangi iklimde yetiştirildiğiyle doğrudan bağlantılıdır. Karadeniz gibi bol yağış alan iklimlerde haftada 1 sulanması uygun iken, daha kurak iklimlerde 3 günde bir sulanabilir. Ancak toprak tipi ve tarladaki sulama olanakları bu süreleri ve oranları değiştirebilir.
Mısır Nasıl Gübrelenmeli?
Mısır bitkisinde maksimum verim elde etmek için mutlaka bitki besleme ürünleri kullanılmalıdır. Mısır bitkisi için ideal gübre çeşidi, N-P-K (Azot, Fosfor ve Potasyum) içerikli gübrelerdir. Mısırda ilk etapta taban gübresi ve sonrasında ise üst gübreleme işlemi gerçekleştirilmelidir. Mısır bitkisi için uygun gübre çeşidini öğrenmenin en sağlıklı yolu, tarla toprağını ekim zamanından 2 ay kadar önce analiz etmek ve bu sonuçlar doğrultusunda bir tercih gerçekleştirmektir.
Mısır bitkisinin kökeni ve gen merkezi Amerika kıtasıdır. Mısır bitkisi dünyada ve ülkemizde bitkisel kökenli proteinlerin yeterli ve ekonomik üretimi için büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde mısır tarımı hayvansal protein üretimine büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır. Ayrıca bu bitkiden elde edilen nişasta, glikoz ve yağ ülke ekonomimizde ham madde açısından büyük önem taşımaktadır.
Dünyada üretilen mısırın %73’ü yem yapımında, geriye kalan %27’si ise insan beslenmesinde kullanılmaktadır. Mısırın kullanım oranları ülkelerin gelişmişlik durumuna göre değişmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde hayvan beslenmesinde %46, insan beslenmesinde ve sanayi hammaddesi olarak %54’tür. Gelişmiş ülkelerde ise mısır hayvan beslenmesinde %90, insan beslenmesinde ve sanayi hammaddesi olarak %10 oranında kullanılmaktadır.
Tahıllar içerisinde dünyada ekiliş ve üretim bakımından mısır, buğday ve arpadan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde mısır üretimi ile özellikle sulanabilir tarım arazilerinin artmasına bağlı olarak son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Uygun iklim şartlarına sahip ve sulanabilen tarım alanlarında mısır ikinci ürün olarak ekilmekte, süt ve besi hayvanı yetiştiricileri için kaliteli, bol ve ucuz yem kaynağı sağlamaktadır.
Dünyada insanın tükettiği günlük kalorinin %11’i mısırdan sağlanmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde %4’tür. Gelişmekte olan ülkelerde ise %27’lere çıkmaktadır. Mısır bitkisinden birim alandan yüksek verim alınması, yetiştirme tekniği, hasat, nakliye ve depolama gibi işlemlerinin kolaylığı ve sürekli geliştirilme özelliğine sahip olması nedeni ile diğer tahıllara göre endüstride daha geniş bir kullanım alanına sahiptir. Mısır, hayvan yemi ve insan besini olarak çok geniş alanlarda kullanılan bir bitkidir. Ülkemizde mısır, hemen her bölgede yetiştirilmektedir. Fakat genel olarak Karadeniz ve Güney Marmara Bölgesi’nde tarımı daha yoğun olarak yapılmaktadır.
Mısırın Bitkisel Özellikleri
Kök
Mısır saçak kök sistemine sahip bir bitkidir. Mısır kökleri 60–80 cm yanlara ve 2–2,5 m derinliğe inebilmektedir. Mısırda geçici, kalıcı ve destek kökleri olmak üzere üç türlü kök bulunmaktadır.
Geçici kökler
2–5 adet arasında, embriyodan çıkar ve kökçük ile birlikte mısırda köklenmeyi sağlar. Asıl görevi kalıcı kökler çıkıncaya kadar bitkiyi beslemektir.
Kalıcı kökler
Genç bitkilerde birkaç yaprak çıkınca gelişirler. Bu köklerde ilk 4–5 hafta gelişme, yanlara doğru olmaktadır.
Destek kökleri
Gelişim sürecini tamamlayan bitkinin toprak üstündeki boğumlardan toprağa doğru uzanan köklerdir. Kalın olan bu kökler boğaz doldurma ile toprak içine alınmalıdır. Bu köklerin asıl görevi bitkinin dik durmasını sağlamak ve dış etkenlere karşı yatmasını önlemektir.
Sap ve yaprak
Mısır bitkisinde sap, boğum ve boğum aralarından meydana gelir. Mısırda bitki boyu ortalama 1–3 metre arasında değişmektedir. Bazı durumlarda bitki boyu 5–6 metreye kadar çıkabilmektedir. Bitkide en üst boğum arasının ucunda erkek çiçek topluluğu olan tepe püskülü yer almaktadır. Diğer boğumlarda birer yaprağa, ortadaki bir veya birkaç boğum birer koçana sahiptir. Mısırda kardeşlenme çeşitlere göre değişmektedir. Özellikle kurak bölgelerde ve tane üretimi için üretilen mısır çeşitlerinde kardeşlenme istenmez. Silajlık olarak yetiştirilen çeşitlerde ise kardeşlenme istenir.
Çiçek
Mısır bitkisinde tepe püskülünde erkek çiçekler, sap boğumlarından çıkan koçanlar üzerinde ise dişi çiçekler yer almaktadır. Mısır tek evcikli bir bitkidir. Yani bir bitkide erkek ve dişi çiçeklerin farklı yerlerde bulunuyorsa o bitkiye tek evcikli bitki adı verilir. Tek evcikli bitkilerde yüksek oranda yabancı döllenme görülür. Mısır yaklaşık %96 oranında yabancı döllenen bir bitkidir.
- Erkek çiçekler (tepe püskülü)
Yaklaşık 3–5 milyon polen vermektedir. Tepe püskülünde bitkinin koçan püskülü vermesinden 1–3 gün önce çiçeklenme başlar. Nemli ve serin havalarda çiçeklenme süresi uzar, sıcak ve kurak havalarda ise kısalır. Bir mısır bitkisinin çiçek tozu verme süresi 7–10 gün sürer.
- Dişi çiçekler (koçan)
Tepe püskülünün görünmesinden 4–8 gün sonra oluşur. Bir koçanda püsküllerin çıkışı, hava koşullarına da bağlı olarak, 2–4 günde tamamlanır. Her koçanda 300–1000 püskül oluşur ve polen alıncaya kadar 10–15 gün canlı kalabilir.
Dane
Mısır danesi kabuk, endosperm ve embriyo olmak üzere üç ana kısımdan meydana gelir. Danenin şekli, mısır çeşidinin genetik yapısına bağlı olarak değişir. Dane boyu ise hem mısırın genetik yapısına hem de çevre koşullarına bağlıdır. Mısır dane özelliklerine göre at dişi mısır, sert mısır, cin mısır, şeker mısır, unlu mısır, mumlu mısır ve kavuzlu mısır olarak yedi farklı şekildedir.
Bu mısırlar içerisinde ülkemizde en çok at dişi mısır üretimi yapılmaktadır. Bu mısırın dane biçimi at dişini andırmaktadır. Şeker mısırda endosperm şekerli olduğundan taze iken tatlıdır ve taze tüketim için süt olum devresinde hasat edilmektedir. Taneleri en sert ve küçük olan ise cin mısırdır. Cin mısır çerez olarak değerlendirilmektedir
Marul
M.Ö. 4500 yılında Mısır’da salata ve marul kültürü yapıldığını vurgulamıştır.
Marul Bitkisi ve Çeşitleri
Salata-marulun anavatanı ve dünya üzerindeki yayılışı bakımından botanikçi ve araştırıcılar arasında değişik görüşler vardır. M.Ö. 4500 yılında Mısır’da salata ve marul kültürü yapıldığını vurgulamıştır.
Bu bilgiler ışığında bu gün kültür sebzesi olarak yetiştirilen salata ve marulun anavatanının Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika ülkelerini içine alan geniş bir alan olduğu kabul edilmektedir.
Salata ve marullar bütün yıl boyunca açık ve örtü altı koşullarında yetiştirilebilen salata ve taze yeşillik olarak tüketilen sebzelerdir. Ülkemizin bütün bölgelerinde genellikle ev bahçelerinde yetiştirilebilen salata ve marulun ticari boyutlarındaki üretimi Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde Haziran-Ağustos arasındaki aylar hariç yılın her mevsiminde yapılabilmektedir.
Salata ve marul tek yıllık serin iklim sebzesidir. Yetişme süresi 2-3 ay gibi kısa süreli olan salata ve marul tiplerinde açıkta ve örtü altında değişik mevsimlere uygun olarak ıslah edilmiş çeşitlerle arka arkaya yılın 12 ayı üretim yapmak mümkün olmuştur. Son yıllarda yağlı baş salata ve kıvırcık baş salata tiplerinin Türkiye’deki üretimi ve yeme alışkanlığı salata ve marullara çeşit zenginliği kazandırmıştır.
Marulun Bitkisel (Botanik) Özellikleri
Marulda Kök
Köklerin çoğu toprağın en fazla 30 cm derinlikteki kısımlarında gelişir. Marullar kuvvetli ve oldukça derine giden etli bir kazık kökle (1,5-1,8m), bunun etrafına dağılmış bol miktarda saçak köklere sahiptir.
Marulda Gövde
Marullarda gövde hemen toprak seviyesinin üzerinde yer alır. Yetiştiricilikte gövdenin gelişmesine izin verilmeden bitki hasat edilir. Gün uzunluğu ve sıcaklığın artması ile birlikte yaprakların göbeğin veya başın içinden gövde uzayarak yükselir ve ortalama 80-100 cm boy aldıktan sonra yaprak koltuklarından yan dalları ve çiçekleri oluşturur.
Marulda Çiçek Yapısı
Gün uzunluğunun ve sıcaklığın artışı ile birlikte başlayan generatif dönemde oluşan çiçek sapları 80-100 cm yükselir. Her bir sap birer çiçek ile son bulur. Çiçek sapları aşağıdan yukarıya doğru azalan ve küçülen oranda yaprak taşır. Yapraklar çiçek saplarını dıştan sarmış durumdadır.
Her bir çiçek sürgünü üzerinde çiçekler demetler hâlinde dizili bir şekilde bulunur. Her bir demet yaklaşık 15-25 adet çiçek taşır. Çiçekler genelde sarı ve açık sarı renklidir. Ancak kırmızı yaprak renginin hâkim olduğu çeşitlerde çiçekler kırmızı, sarı kırmızı veya benekli kırmızı olmaktadır.
Taç yaprak sayısı 10-17 arasında değişmektedir. Çiçeklerde çift gözlü stigma, tek bir stil ve iki gözlü yumurtalık taşır. Anterler ise birçok sebze çiçeğinde olduğu gibi birleşmiş bir boru şeklindedir ve stilin etrafını sarmıştır. Çiçekler aynı anda açmaz, çiçeklenme genelde aşağıdan başlar ve açılma dıştan içe doğru olur.
Marulda Tohum
Marul tohumları genelde yassı ve uzunluğuna oluklu, uç tarafı çıkıntılı 3-6 mm uzunluğunda 0,8-1,0 mm genişliğinde ve 0,3-0,6 mm kalınlığındadır. Tohum rengi ise kirli beyaz, sarı, krem, kahverengi ve siyaha yakın olabilmektedir. Tohumların bin dane ağırlığı 0,8-1,2 gramdır.
Marul Çeşitleri
Yaprak Marullar (Düz Marul , Kıvırcık Marul)
Marullar lahanalarda olduğu gibi sürgün ucuna doğru yaprakların açılmasının kısıtlanması ile baş bağlar. Başlar küçük, orta, büyük ve çok büyüktür. Baş şekilleri yassı, yassı-yuvarlak, yuvarlak, uzun-yuvarlaktır.
Baş, kendini çevreleyen dış yapraklar içine gömülü olabileceği gibi yaprakların üstünde dışarıda da olabilir. Marullarda oluşan baş şekli genelde “göbek” olarak adlandırılır.
Marul Bitkisi İçin Sıcaklılar Nasıl Olmalıdır?
Ilıman iklim sebzesi olan marullar, kışları sert olmayan bölgelerde bütün yıl boyunca yetiştirilebilir. Marulun sıcak bölgelerdeki üretimini engelleyen en önemli iklim faktörleri sıcaklık ve gün uzunluğudur. Uzun gün koşulları, sıcaklık ve kuraklık ile birleştiği zaman bitkilerde vegetatif gelişme durur ve bitkiler generatif faza geçer. Bu aşamadan itibaren marul yaprakları sertleşir, süt oluşturur ve yapraklarda acılaşma meydana gelir.
Marul tohumları optimum koşullarda (20ºC) 4-7 günde çimlenir. Çimlenmeden sonra ise sıcaklık optimum 18-21°C olmalıdır. Sıcaklık 26°C’nin üzerine çıkarsa tohumların çimlenmesi büyük oranda engellenir.
Bazı kışlık çeşitlerin 0°C ve –5°C’ye dayanabildiği belirlenmiştir. Ancak bu sıcaklıklarda bitki gelişimi tamamen durduğu için kış mevsimi soğuk geçen bölgelerde marulların sera veya tünel altında yetiştirilmesi gerekir. Yeni dikilmiş 3-5 yapraklı marul fideleri düşük sıcaklıklara daha fazla dayanıklı iken hasat olgunluğuna gelmiş ve baş oluşturmuş marulların düşük sıcaklıklardan büyük oranda zarar gördüğü belirlenmiştir.
Yeni dikilmiş 3-5 yapraklı marul fideleri düşük sıcaklıklara daha fazla dayanıklı iken hasat olgunluğuna gelmiş ve baş oluşturmuş marulların düşük sıcaklıklardan büyük oranda zarar gördüğü belirlenmiştir.
Marulda Gün Uzunluğu İstekleri
Marul tohumlarının çimlenmesinde ışığın etkisi de büyüktür. Işık şiddeti azaldıkça çimlenme olumsuz yönde etkilenir.
Uzun Gün Marulları (Kış ve İlkbahar Marulları)
Gövde oluşturmaları ve çiçeklenmeleri gün uzunluğuna bağlıdır. Kısa gün çiçeklenmeyi geriletirken uzun gün teşvik eder. Uzun gün marullarının çiçeklenmesinde sıcaklığın ve kuraklığın rolü büyüktür. Sıcaklık ve kuraklık vegetatif gelişmeyi durdurur, dolayısıyla çiçeklenme eğilimini geliştirir. Gün uzunluğu 17-18 saate ulaşınca hemen generatif faza geçerek çiçeklenir.
Gün Uzunluğuna Nötr Olan Marullar (Yaz Marulları)
Gövde oluşumunda ve çiçeklenmede gün uzunluğu etki yapmaz. Yazlık çeşitler, kısa günde yetiştirilirse bunlarda gövdelenme meydana gelmez, yalnızca baş teşekkülü güçlenir..
Marulun Toprak İsteği Nasıldır?
Marullar toprak isteği bakımından fazla seçici olmayan sebzelerdir. Ancak ideal topraklar marul kökleri 100-150 cm derine kadar inebildiği için derin bünyeli organik maddece zengin drenajı iyi kumlu-tınlı topraklardır. Marul üretimi yapılacak topraklarda pH değeri 6.0-7.0 arasında olmalıdır. pH değeri 5.6’dan düşük olan topraklarda kireç ilavesi yapılmalıdır.
Toprak pH’ının 7.0’dan yüksek olması verimde önemli ölçüde düşüşe neden olur. Marul toprak tuzluluğuna karşı da hassastır. Bu nedenle gübrelemede çok dikkatli olmalıdır. Marul üretimi doğrudan tohum ekimi ve fidelerinin yetiştirilerek esas yerine dikilmesi şeklinde olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Ancak doğrudan tohum ekimi tohumların çok küçük olması ve toprak hazırlamaya çok dikkat edilmesi gerektiğinden tavsiye edilmemektedir.
Fide İle Marul Yetiştirme
Fide ile yetiştirme ve doğrudan tohumdan yetiştirme tekniği olmasına rağmen fide ile yetiştirme tekniği daha fazla uygulanmaktadır. Fide ile yetiştiricilikte; seralarda, alçak veya yüksek tünellerde, mevsimine göre ılık veya soğuk yastıklarda fideler yetiştirilir.
Mevsim sıcaklığına bağlı olarak 6-8 hafta arasında dikim büyüklüğüne gelirler. Fide dikilecek toprak derince sürülür, birkaç gün havalandırılır ve Disk-Harrow ve tırmık çekilerek düzlenir.
Masura usulü yetiştiricilikte lister veya domuz burnu kullanarak sıra arası 40- 80 cm olacak şekilde masuralar ayarlanır. Sıra üzeri 15-25 cm olacak şekilde dikim yapılır. Düze dikilmeleri durumunda yine aynı mesafelerle 120-130 cm genişliğinde şeritler halinde, her şeritte 3-4 bitki sırası bulunacak şekilde dikim yapılır. Fidelerin dikiminde derin dikimden kaçınılmalıdır. Büyüme ucu toprak dışında kalmalıdır.
Marul Dikimi
Tohum ekim zamanı Akdeniz sahil kuşağında Ağustos-Aralık ayları, dikim Eylül-Ocak aylarıdır. Hasat Ekimde başlar, periyodik olarak çok soğuk kış ayları hariç Haziran sonuna kadar devam eder.
Yayla şartlarında tohum Martta ekilir, Nisan, Mayısta dikilir, hasat Temmuz-Eylül aylarında olur. Fideler 6-7 yapraklı olunca tarlaya dikilirler. Yaprak salata, yağlı baş salata ve marul çeşitleri nispeten daha küçük olduğundan, kıvırcık baş salatalara göre daha dar aralıkla dikilmelidir. Baş salatalarda m2’de 7-12 bitki bulunmalıdır. Genelde karık yönteminde dikim ikili sıralar halinde yapılmalıdır. Fideler sıra arası 30-35 cm, sıra üzeri 25-30 cm olmak üzere dikilirler.Dikim sonrası bitkilere bol can suyu verilmelidir.
Marulda Gübreleme Nasıl Yapılır?
Çiftlik gübresi toprağın fiziksel yapısını düzeltmek için kullanılan değerli bir maddedir. Bu gübrenin tuz ihtiva etmemesine, yanmış olmasına dikkat edilmelidir. Dekara 2-5 ton kullanılabilir.
Marulda Çapa
Birinci çapa fide dikiminden yaklaşık 15 gün sonra fideler 2-3 yaprak oluşturduktan sonra yüzeysel olarak yapılır. İkinci çapa bitkiler 8-10 yapraklı olunca yapılır. Bu çapalama daha derin yapılır ve toprak iyice gevşetilir.
Marulda Sulama
Marullar yüzlek kök dağılımı gösterdiklerinden kültürel işlemler çok dikkatlice yapılmalıdır. Sık ancak hafif sulamalar yapılarak hızlı büyüme teşvik edilmelidir.(damlama sulama günde 20 dk yeterli olacaktır)
Aşırı sulamalardan kaçınılmalıdır. Aksi halde, kök ve yaprak hastalıklarına yakalanma riski artar.
En uygun sulamanın damlama sulama olmasına rağmen, yağmurlama sulama yapılacaksa, mutlaka sabah saatlerinde yapılmalıdır. Böylece gün içerisinde bitkilerin kuruyabilmesine izin vererek geceye ıslak girmeleri engellenmiş olur.
Saf olarak dekara 10 kg N, 5 kg P2O5, 20-25 kg K2O verilir. Fosforun tümü, azot ile potasyumun 1/3’ü dikim öncesi taban gübresi olarak verilir. Potasyum ile azotun geriye kalan kısmının 1/3’ü rozet yaprak dönemi, 1/3’ü ise baş bağlamadan önce verilir.
Magnezyum eksikliğinin tipik belirtisi yaşlı yapraklarda sarı noktalardır. Azot noksanlığında ise büyüme yavaşlar, renk bozulur. Aşırı azot gübrelemesi yapraklarda yanıklıklara ve hasattan sonra ürünün çabuk solmasına neden olur. Fosfor noksanlığı, demir ve kalsiyumca zengin topraklarda sıkça görülür. Sonuçta, başlar gevşek ve küçük kalır.
Malçlama yapılarak toprak neminin muhafazası ve yaprakların toprakla teması engellenerek toprak kaynaklı hastalıkların bitkilere bulaşma riski azaltılmış olur.
Sonbaharda toprakta don tehlikesi olan yerlerde mutlaka malçlama yapılması gerekir. Toprak sıcaklığının arttığı dönemlerde dikim yapılacaksa, organik malçlar, siyah plastik malç uygulamalarından daha iyi sonuç verirler. Malçlama ayrıca, yaprakların toprakla temasını engelleyerek topraktan bulaşan hastalıkların bulaşma riskini azaltır.
Marulda Hasat Nasıl Olur?
Salata ve marullarda hasat yapraklar kartlaşmadan ve tohuma kalkmadan önce yapılmalıdır. Aksi taktirde acılaşma görülür.
Yaprak marullar 12-15 -20 cm uzunluğa (boya) 8-10 cm çapa ulaştıklarında hasat edilebilir.
Kıvırcık baş marullar (iceberg), yapraklar üst üste kapanıp sıkı bir baş oluşturduklarında hasat edilebilirler.
Hasat bitkinin tek tek elle yapılması suretiyle gerçekleştirilir. Toprak yüzeyine yakın kısmından kök boğazının üzerinden bir bıçakla kesilmek suretiyle yapılır. Tarladaki bitkinin hepsi aynı anda hasat olgunluğun ulaşmadığından hasadın birkaç kez yapılması gerekebilir. Hasat sırasında yapraklar toprak ile bulaştırılmamalıdır. Aksi halde yıkama gerekecek ve işçilik artacaktır. Kesimden sonra marulların hastalıklı, yaşlı ve bir miktar sararmış olan dış yaprakları atılır ve koçan en dış yaprak hizasından düzgünce kesilmelidir. Bu şekilde hasat edilen marullar başlar aşağıya gelecek şekilde ambalaj kaplarına tek sıra halinde yerleştirilir.
Marulda Depolama
Marul yaprakları muhafaza kaplarına yerleştirildiklerinde kuru olurlarsa dört haftaya kadar muhafaza edilebilirler. Hasat döneminde kuru olduklarında hasat edilmeleri gerekir. Tohumlar kademeli ekilirse kademeli hasat imkanı sağlayarak muhafazaya imkan sağlarlar. Soğukta (0-4ºC), % 95 oransal nem şartlarında 2-3 hafta saklanabilirler. Konserve ve dondurarak saklama tavsiye edilmez.
Kıvırcık Marul Yetiştiriciliği
Tek yıllık serin iklim sebzesi grubuna girmektedir. Yetişme süresi 2 veya 3 ay gibi kısa süreli olan salata ve marul tipleri bulunmaktadır. Marul bitkisi soğuklara karşı oldukça dayanıklı olmaktadır. Nemli hava şartlarını istemektedir. Ancak, serin, ılıman iklim sebze grubuna girmektedir. Yazları serin geçen bölgelerde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Kıvırcık marul tohumu çeşitlere göre değişkenlik göstermektedir.
En iyi marul yetiştiriciliğinde, 15 veya 18 dereceleri arasında sıcaklık uygun olmaktadır. Donlara karşı da oldukça dayanıklı yapıya sahip olmaktadır. Açık alanda sera için dahil olmayan sıcaklık dereceleri eksi sıcaklıklara düşse bile dayanım göstermektedir. İri göbekli kıvırcık marul tohumu ekimi yapılacak arazi önceden sürülerek fidelerin veya tohumun ekim şekline göre karıklar hazırlanmalıdır. İri göbekli kıvırcık marul tohumu ekimi, yılda üç sefer Ocak-Temmuz-Ağustos aylarında yapılabilmektedir.
Kumlu, tınlı ve killi topraklarda yetiştirilmektedir. Belli oranda besin maddesi içermesi gerekmektedir. Kıvırcık marul tohumu toprak yapısı olarak, besin maddesi ve organik maddece zengin olması gerekmektedir. Ayrıca, su tutma oranı iyi olmalı, tuz ve asit oranı yüksek olmaması gerekmektedir. Eğer ki, tam tersi bir durum gözlenirse, az ise asit ve tuz oranı kireç ilave edilmesi gerekmektedir. Ekim nöbeti, maruldan sonra marul ekimi yapılmamaktadır. Marullar, ekim nöbeti iyi sonuç veren bitkiler bulunmaktadır. Bunlar ise, domates, kabakgiller, mısır, ıspanak, kırmızı pancar ve havuçtur.
Toprak hazırlığından sonra tohumlar direkt yerlerine ekilirler. Kıvırcık marul yetiştiriciliğinde son yıllarda kaplanmış kıvırcık marul tohumu kullanılmaktadır. Bu şekilde başta seyreltme olmak üzere birçok işçilikten tasarruf edilmiş olmaktadır. Direkt tohum ekiminde dekara 120 veya 150 g tohum gerekir. Genellikle ekim derinliği 2 cm civarında olmalıdır. Ekimden önce toprak iyice işlenmelidir. Sıra araları ilk ekimde 2-4 cm kadardır.
Tohumlar çimlenip, fideler 3-4 yapraklı olduklarında kısa bir süre sonra seyreltme yapılmalıdır. Sıra araları 30 veya 40 cm’ye çıkartılmalıdır. Kışlık salataların ekiminde ekim zamanı çok iyi ayarlanmalıdır. Kış soğuklarında bitkiler büyümelerinin orta devrelerinde olmaktadırlar. Marul yetiştiriciliğinde sulama düzenli olarak yapılmaktadır. Marul yetiştiriciliğinde sulama düzenli olarak yapılmalıdır. Damlama sulama yöntemi İri-göbekli-kıvırcık marul yetiştiriciliğinde en uygun yöntemdir.